4
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1049
Okunma

Nevres: ,,Ağzım kurudu; bir su verin bu cânaˮ
,,Ya da gidelim dostlar, şu akan şadırvânaˮ
Hepsi gidip su içti, tatlı âb-ı revândan
Şakalaşıyorlardı, birbiriyle biryandan
Nâmık Kemâl birine, bakıyordu devamlı
Adamın bakışları her nedense çok gamlı
Dostlarından ayrılıp, ona yaklaştı Kemâl
Yüzü sanki yılların gam çizdiği bir tuval
,,Es-selâmu aleykumˮ dedi Nâmık adama
,,Sizi ne attı aceb, böyle derin bir gamaˮ
Derken diğerleri de geldi selâm vererek
Ki sohbet-i cânâna tatlı bir kelâm gerek
Adam ayağa kalkıp:,,Faruk Nafiz Çamlıbel
Benim adımˮ, der demez, herkese uzattı el
,,Bu zât Beş Hececidirˮ dedi şâirim Nevres
Konuşmasına kulak kesildi hemen herkes
Çamlıbel: ,,İstanbulʼda kitapçıları gezdimˮ
,,Gezdim ama canımdan inanın hayli bezdimˮ
Soner: ,,Ne oldu üstâd?ˮ dedi Faruk Nafizʼe
İkbâl: ,, Anlatın lütfen, bu meşum şeyi bizeˮ
Nafiz Çamlıbel: ,,Bizi bulamadım raflardaˮ
,,Saçma sapan şiirler, vardı ön taraflardaˮ
,,Bir şiir kitabını aldım ve karıştırdımˮ
,,Okurken sinirimden alnımı kırıştırdımˮ
,,Efendim gördüğüm şey, şiir değil hep imgeˮ
,,Şiir denince imge, anlıyor bizim Mügeˮ
Soner:,, Size ben çok hak veriyorum üstâdımˮ
,,İşte bundan yükseldi, kelemimden feryâdımˮ
,,Tesbîh tânesi gibi teşbîh tekrâr teşbîh varˮ
,,Teşbîhin tekrârında, teşekkül-ü kabîh varˮ
,,Şiirler yazılmalı, yüce Kurʼânʼa şebîhˮ
,,Şîve-i şiir ola, muhkem ve müteşâbihˮ
Soner ÇAĞATAY (16:52) 14 Temmuz 2011 / Wuppertal / Almanya
Kelime:
Âb-ı revân: akan su
Teşekkül: Oluşma
Kabîh: İğrençlik ve çirkinlik
Şebîh: Benzer
Muhkem: Anlamı belli, yani anlamı ilk okuyuşta anlaşılan (âyet)
Müteşâbih: Anlamı ilk bakışta anlaşılmayan ve bir çok manaya gelen (âyet)
Şîve: Tarz, sitil , yöntem
5.0
100% (7)