2
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1443
Okunma
aşkların destan yalnızlığı masallar taşıyan ömrüm
aynalara bırakılan kayalarda göç yangınlarımı arıyorum
kuşların seslerini sonra...
kuşkuların yüreğime saplanan ok’unda
uğultu tohumları gurbetime taşınan
gecenin gergin alnında tarihler sayfa sayfa
haykırsam saatlerime intiharımı
kurşuna dizilen kentin gözlerinden
hayalet gibi kaçarım
denizin çığlığında yabancı cesetim
küçük küçük depremler ardımda bana koşan
yüreği ağzımda çocuklar sokaklara düşen
kendi kıyımda her defasında
yapayalnız
kıyamet şiirin anılarında benim için öldü diyorlar
kent sustu dilime yamalanan insanlarda
umut korkularıma sıçradıkça üşüyor
kekeme sözleri hırçınca bulutlanan
ellerimde çiçeklerin titreyişine küsüyorum
kanıyor kör gidişlere acım
sevinçler sesimi duyurduğunda
belki yarın diyorum
belki sarmaşıklar fısıldaştığında
buğulu camlarda
gölgelere ihmal izlerimi silse güneş
aşka tamamlasam kendimi
çıktığım yolculuklarda böyle şair susuşlarım
ve hep
sığınamadığım karanlıkların gökyüzünde
kendime uçurumlar buluyorum
daha az konuşur oluyor
sular
kuşlar
sırtlanırken
hüznü
upuzun fırtınaların kanatlarından düşerken gövdeme
sessizce çekip gidiyorum
yine gelirim diye
günahlarını öldürüyorum kentin
aşkın desten yalnızlığındaki masallar
ellerindeki resimlerde öldüm sanıyorlar beni
oysa
şair susuşlarım
şiirler yazıyor/um
5.0
100% (7)