İçimde bir deniz gibi saklıyorum seni Açık mavi gözleri
Güneşten güller düşürüp saçlarına Gelinlik dikiyorum yıldızlardan Ve küpeler takıyorum aydan Yanakların yanıyor al al Ayağında inci-mercan hal hal Bir yığın serçe havalanmış içimden Çıkıp gelmiş zülal
Ormanın koyu karanlık sessizliği Bir kurşun gibi Vurur kimsesizliği
Hani geçse diyorum Uzaktan bir beyaz gemi Boşaltsa şöyle içimi Alıp götürse sana ait ne varsa
Ah deniz bir kımıldasa
Kıyılarıma vururken dilsiz dudaksız Yine ben çıkıyorum haksız Bir şey olsa Hani bir deli fırtına Bir arsız rüzgar Ne biliyim bir uçurum, bir yar Öylesine bir başka diyar Hani yeniden sınansan
Susmak neymiş anlasan
Bilmek bir kuru emek
Öyle ağırsın ki Nasıl zormuş seninle yol almak Başka şeymiş anlamak Hiçbir şeyin görünmezken dibi
Gülerek ölmek gibi
Hayrettin YAZICI
Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
bilmek acı çekmektir / susmak ateşten gömlek / yana yana kül olup küllerinden gül bitirmek, güzel berrak bir deryada dolandım tebrik ederim ... selamlar sevgiler ...
greentea76 tarafından 7/13/2011 7:22:37 PM zamanında düzenlenmiştir.
Kıyılarıma vururken dilsiz dudaksız Yine ben çıkıyorum haksız Bir şey olsa Hani bir deli fırtına Bir arsız rüzgar Ne biliyim bir uçurum, bir yar Öylesine bir başka diyar Hani yeniden sınansan
çok başarılı bir şiir,tebrikler.Fazla yorum yapmadan hazır bir yorumu eklemek en akıllıca olanı .Baştan söyleyeyim bunu ben yazamadım.
Kaynak:http://www.siirkolik.com
Şiirlere ilham veren nedir? Bir vefasızlık mı, bir sitem mi, çekip giden bir ahu gözlü güzel mi? Sadece bunlar mı? Yoksa şairin kalbini harekete geçiren başka sırlar mı var? Bence bu noktada çok da determinist yaklaşımlar sergilememek lazım. Zira şairlik, özünde mantıksızdır. Evet, düpedüz mantıksızlık! Şairin bulunduğu şartlar kadar, yazdıkları da mantıksızlık arz eder. Bazen şairi, kendisini aptalca hüzünlere mahkûm etmiş şartlarda görürsünüz. Bazen de, bir hamlede kapısını açabileceği anahtarları bir asır çeviremez. Çevirmek istemez. Sanki hüznünü sever. Böyle garip de yanları vardır. Hem bir yönüyle mazoşisttir. Acı çekmeyi aruz eder. Acıyı kendisine çektireni de sever. Sanki şair, şiirinde bahsi geçen güzele değil de, o güzel vesilesiyle dile gelen mısralara âşıktır. Onu kaybettiği an, bir başkasını bulur. Ona kavuşursa, başkasını amaçlar... Bu böyle sürer gider.
Kavuşmak şairin ölümü gibidir. İyi şairler kavuşmamayı ya yeğlerler veyahut da ayrılığa kendilerini (kendilerinden menkul nedenlerle) bir ömür mahkûm ederler. Sabit hüzünler çekmek hoşlarına gider. Ezilmişlik psikolojisidir onları dile getiren, resmeden, ifade eden. Kendisine rağmen, kendi fedakârlıklarına rağmen başına getirilenler düpedüz haksızlıktır ve karşılığını çok başka bir yolla; veciz sitemlerle bulmalıdır. Ah, ne garip şey, şu şairlik! Şair dediğiniz bana göre, birazcık da ruh hastasıdır. Düşünsenize, fikirlerini belli hece sayılarında, belli sonlarla, belli ahenklerle aktarmaya kendini mahkûm edene akıllı denilebilir mi? Biz ki, yürüdüğü kaldırımın taşlarını sayanlara deli diyoruz, delilikle suçluyoruz. Konuştuğu veya yazdığı kelimeleri sayanları (hatta hecelerine kadar) nasıl akıllılıkla donanmış olarak kabul edebiliriz?
Ama siz benim sözlerime bakmayın. Delilikle dâhilik arasında ince bir çizgi var. Bazen birisinden diğerine geçişler olur. Zaten dâhilik de beklenmeyen şartların meyvesidir, tıpkı delilik gibi... Beklenmeyen şartların zuhurunda meydana gelen böyle işler delilik ve dâhilik arasında gelir, gider. Yağma yok, biz yine de şairlerimizi birazcık delilikle suçlayacağız. Kendi acılarını sembollerle ve uyumlu kelimelerle aktarmaya kendilerini mahkûm ettikleri için. Bazen bir uygun kelimeyi bulabilmeye yıllarını harcadıkları için. Bir hikâyede olduğu gibi 'Safiye'yi kafiyeye feda ettikleri' için. Böyle şeyler için şairlerimizi her vakit suçlayacağız. Ama suçlarken onları kerih görmüyoruz. Yalnızca bunu çok nedenli yapmadıklarını düşünüyoruz. Biz nesir müptelaları, adeta onları suçlayarak kendimizi temize çıkarıyoruz. Bizim kabahatimiz, bize göre, normal olmaktır. Düşüncelerimizi normal bir ahenkle fazlasını aramadan aktarmaya çalışmaktır.
Evet, bu güzel elştirinin heryanında birazcıkta olsa haklılık payı var. Şiirin necesini tümüyle karşılıyacak bir tarifi yok. Olsa da insan sayısınca kadardır demek mümkün. Şiir kelimelerin hazır elbiselerini çıkarıp yeni bir elbise giymesidir aslında, bazen ağırlık yüklenmesi, bazen büsbütün boşalması içinin..Ve savrulması sözcüklerin hadsı ce hudutsuz...
Ruhumuzun düğümsüz yanından çıktığını söyleye geldik hep, biraz akılla, biraz akıldışı...
Hani bir ağacı hortumlada, kovayla da sularsınız; veridiğiniz sudur ağaca, çiçeğe, ota..Ama yağmur da sudur; tabiyata sayamadığımız onca nimetiyle gelir ve yağmur her zaman sudan fazla bişey olur...Şiirin sözden herzaman fazla bişey olması gibi...Şair bunu imgelerle yapar ve hayal alemini çalkalayıp durur ve testisine doldurabildikleri şiir olur...
Şiiri besleyen şeyin, haz ve elem olduğuda başka bir doğrudur....
Yorum kime ait bilmiyorum ama, çok teşekkür ederim...Selam,saygı...
Evet, bu güzel elştirinin heryanında birazcıkta olsa haklılık payı var. Şiirin necesini tümüyle karşılıyacak bir tarifi yok. Olsa da insan sayısınca kadardır demek mümkün. Şiir kelimelerin hazır elbiselerini çıkarıp yeni bir elbise giymesidir aslında, bazen ağırlık yüklenmesi, bazen büsbütün boşalması içinin..Ve savrulması sözcüklerin hadsı ce hudutsuz...
Ruhumuzun düğümsüz yanından çıktığını söyleye geldik hep, biraz akılla, biraz akıldışı...
Hani bir ağacı hortumlada, kovayla da sularsınız; veridiğiniz sudur ağaca, çiçeğe, ota..Ama yağmur da sudur; tabiyata sayamadığımız onca nimetiyle gelir ve yağmur her zaman sudan fazla bişey olur...Şiirin sözden herzaman fazla bişey olması gibi...Şair bunu imgelerle yapar ve hayal alemini çalkalayıp durur ve testisine doldurabildikleri şiir olur...
Şiiri besleyen şeyin, haz ve elem olduğuda başka bir doğrudur....
Yorum kime ait bilmiyorum ama, çok teşekkür ederim...Selam,saygı...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.