0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1385
Okunma

aklımdan çıkamayan yıkık dökük bir pansiyon
gözden ırak dağın eteği
anı dolu lisenin yanı
kir pas içinde kalmış bir günlük
ender kalpten akan yaşlar
içimdeki karanlığı paylaşmak isteyen yıkık dökük pansiyonuma selamlar olsun
içinden boyadan maruz kerpiçlere kopuk yaşayan çiçeklere şeffaf dolsun
kalpten üzdüğüm arkadaşları kalpten vurduğum dostluklara pişman özür borcum doğsun
hissetmediğim çatılmış sessiz dokunuşlara göz kırpan bir sevdadan yabancı yüreğim kopsun
bir yamuk çizen çizgiden tenis oynadığım patlak topa sürüklenişlerin kıvılcımı gibi beynimi kıvırcık saçım yolsun da yolsun
yönü şaşmış enkaz uçurumundan atılan bir kurşun da solak elimi vursun da vursun
tedirgin bir geceden yabancı gelen etütlere üç aşağı beş yukarı anılarım beni ağlatsın da ağlatsın
kesilen akşam elektriklerinin ardına gizlenen sohbetleri içimdeki tırnaklar arasın da arasın
eni boyu belirsiz bir tahtada kılınan kıbleye yönelik huzuru gönlüm bulsun da bulsun
2metrelik kardan acı bir kapanma doğsun da pansiyonumda bendim yansın da yansın
eli kelepçesiz hapis hayatını andıran pansiyonuma özgürlük kurşunu atılsın da atılsın
hayatı öğreten insaflı dostluklara kaprisli kalemimden eleksiz kalbime yaşlar aksın da aksın
şair hukukçu(yunus tapancı)