1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1574
Okunma

Katil Maktül Ve S/onsuz Bir Aşk Hikayesi
"AŞKIN SEVDA RİVAYETİ"
Aşkın sevdanın
z/amansız holiganı
An’ı unutup,
Dakikalarda s/aklamaya çalışır özlemi
Taze toprakta
Kırıldı kırılacak mevsimde
ağaçlarda saklar..
Yakalandı yakalanacak,
S/aklayamaz aslında sevdasını da sakladım sayar!
Kirlettiği topraktadır şimdi ay ve yıldızlar..
güllerin kanıyla kızıllanmış, ıslanmış toprakta yatar
ölü anılar....
Ne yaz
ne kış çalar kapısını
mevsimler küs,zaman durmuş
son/bahar özlemi içini yakar...
Oysa aşka kurmuştuk saatleri
Guguk kuşları ölü
Saatler, s/usta durmuş ,kanlı bıçaklı bir mevsimden kaçmış t/ay,
Dondurmuş kanı karda yatan soluk ölü yıldızlar...
Donmuş gözlerinde zaman
geriye ölü c/anlar gibi bırakılmış yaşanılanlar...
Bir tek nefes kalmış geriye
Ayyaş şarkılar dolaşmış boş sokaklarda,ayık!
Asılı kalmış gülüş/ü/n/m havada
Kimbilir hangi yaşamdan kalma bir umut ,bir g/iz
bir sombahar yaprağı
rüzgarda salınan uçarı arayış
S/aklanabilirdi ki boşluğunda sevdanın?
Kaç köpeğin gözünde şefkat diye doğardı aşk,ölümden sonra
Kaçının dişlerinin arasında parçalanırdı deniz
kan kırmızı diye bir renk olduğunu kediler,köpekler bile anlar
Ölümden sonra
öldürüldükten sonra
aşkın sevdaya! aldanışım geliyor aklıma
Gözlerinde; ışıksız ölü yıldızların yasını taşıyan taylar, dörtnala koşarlar ,mevsimden mevsime, ş/aşkın!
Mektubunu bulamamış adresler gibi koşarlar , koşarlar ,koşarlar....
Nal seslerinde yankılanır acı
Mevsim mevsim,renk renk k/anarlar...
can kırığı, cam kırıklarıyla dolu patikalardan duyulur sesleri
duyulur çok uzak dağlar ardından
kendilerini yağmura bırakırlar yorgun ve karanlıktır gök! ürkütücü...
Karanlık gecelere alışamazlar
Aşk diye yelelerinin rüzgarlarında çığlık
Toynaklarında acıyı taşırlar
anlardan anı toplar ,avutur kendilerini soytarılar
Bir ağıdın s/esinde yankılanır çığ/lığ/ı aşkın!
Kışın soğuğuna inat
Karın beyazına sarınmış
Yeşilin müjdecisi baharı bekler herşeye rağmen ölü yıldızlar
soluklandıklarında soluklanır umut
Mevsimlerin küskünlüğü çok uzun sürmez ,bulutların yazgısı gökyüzünde asılı
Kimsemiz yok artık kendimizden başka
Aşka daha çok var
Bekleyeceksin
Ekleyeceksin ucuca alevi, hasreti, öfkeyi, aşkın ekmeği emeğin olacak
Aç kalacaksın kalacağız bir zaman
Dallara tutun sen!
Ayağın kaymasın dimdik bir yokuşa tırmanırken
Dilinin en lal olduğu zamanlardan kalma birkaç evin ışığı yanarken
Beni hatırla!
İsyan,yalnızlık ve özlemdir maktül aşkların tanıkları
yüzüklere kazınmış adlardır bazen mezar taşları
Hiç tanımadığın o şehir özlediğin olacak,aldırma!
O mavi,o güneş,perdeleri kokunu taşıyan uzun pencereler özlemin kokuyor hala
Azad edersin kuşları,bir bulsan mevsimini,mevs/im/lerini
Salıverirsin düşlerinin senasına semasına
Ne anlardın,ne de anlayabildirdin ,iniltileri umursamazdın zamanda kaybolan anıların peşine düşmezdin sanki
şimdi,
bırak kendini rüzgara
Yapraklara
Hiç de beklemediğin bir anda
Gelecek aklına,
adını unuttuğun sevda
kendi kendini vuracaksın alnından
üstelik kurşunsuz,barutsuz bir silahla..
bulamazsan kaybettiğin mevsimi
Aramazsan...
sadece aşkla,aşkta,tam da tan vaktinde söküp atacaksın kalbindeki irini
Sen de t/ayları hatırla yeniden...
En umulmadık zamanın anlağında yazılıdır adın çünkü
Çünkü ümidin
hüznün/ün adını s/aklar
Alnımızdaki sevda
Adın/m/ı ve aşkı sakladığın alnında
Aklamayı beceremediğindendir yalnızlığın,saklanmışlığın
geceye s/usmak düşer
ve umurunda değilmiş gibi yaparken mevsim
Mütebessim bakar kayıp ilanlarına...
1 temmuz 2011/ istanbul/Bakırköy
Gülgün A.A.
5.0
100% (4)