9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1435
Okunma
Bir hayalin buğusu akıyordu çatıdan
Biz evimiz yağmur alıyor zannederdik,
Yorganların altında titrerken.
Bir peyniri en küçük parçalara bölen,
Ve o parçaları aile ile bölüşen kazanıyordu
Kahvaltı oyunlarımızda.
Zeytin bölünemezdi çekirdeğinden.
Yarısını kardeşim ısırırdı,
Yarısını ben...
Öğlene kadar
Çıkmazdık yatağımızdan.
Evin içinde saklambaç oynarken ,
Isınmak için güneşi sobelemek isterdik.
Öyle güzel saklanırdı ki,
Biz onu ararken kan ter içinde kalır,
Uzun süre üşüdüğümüzü hissetmezdik.
Annem her gün başka resimler yapardı makarnalarla
Tabaklarımıza
Hep aynı şeyleri yemekten bıkmaz,
Bıksak da söyleyemezdik.
Bilirdik ki,
Eğer halimizden şikayet etmezsek
O haftanın sonunda babam,
Çikolata getirir,
İkiye böler,
Her gün kenarından köşesinden kopartıp,
Yerdik...
Annemin her gün temizliğe gittiği evin
Bahçesinde gördük ilk kez kirazları.
Anneme ne zaman sorsam küpe derdi,
O kırmızı, dalında sallanan şeyler için
Uzunca bir süre pazardaki insanların
Neden bir kese kağıdı dolusu
Küpe aldıklarını düşündüm durdum...
Sonra mahallemizdeki Ebru yerken anladım,
Çok acıktığın zaman küpelerinde yenilebileceklerini...
Hayata karşı en büyük oyunumuzdu fakirlik
Kardeşim ve ben çok iyi biliyorduk,
Her oyun gibi bu oyununda bir gün biteceğini...
Dip not: Bugün beni doğurduğun gün ana, zorluklarla savaşmanın en iyi yolunun onlarla dalga geçmek olduğunu öğrettiğin için sonsuz şükranlarım, varlığına ...
Elif SEZGİN