13
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
2184
Okunma

........................Nar gülüm’e....................
elbet yüreğim akıntısına kapılacaktı bir denizin
....... Hasreti isa ......
kambur bir ay doğurur gece
elimim tersiyle sildim siyahı
kül üşüyordu koynumda
gözlerinde hasret yangını bir sevda
seni anlatır bana
gülü/yordun
dikense hep sana tutunmak istedi
git şimdi
beni seninle baş başa bırak da git
hüzün
sesinin aralığından kanat çarpan bir kuş sıcaklığında
ki aşk
ateşe esir düşmektir bir anlamda
düş yorgunu yürekler bavullarını atıyorlar peronlara
sana geç kalmışlığımı
bir gülüşle bağışla
madem ki aşka çıplak yakalanıyor insan
ayı kaçırdıkça gözlerin
bir bulutun arkasında saklanan
akşamüstü ben olurum
vurarım kendimi yollara
mecnuna yoldaş olurum
insan nereye giderse gitsin yarasını yanında taşır
ölüm ne ki
kurumuşsa yüreğindeki aşk gülleri
rüya kesiği tüm düşler
bu yüzden gelinler
her yalana gülmesini bilmezler
kır menekşeleri kıskanır bardaktaki suyu
kurur bir anlamda bedenimdeki kuyu
bak ayak seslerin ikişer ikişer iniyor merdivenleri
masala yarım yamalak tutunan bir çocuğun avuçlarındaki
şekerle avut beni
şimdi bir çay bardağında arasam ellerinin sıcaklığını
dudaklarının kıvrımlarından bir yağmur damlası süzülerek geçse
her dönemeçte bir ayrılıkla buluşsa kucağın
elbet yüreğim akıntısına kapılacaktı bir denizin
bu ömrün özetini ancak bir aşk anlatır
çığlığından vurulduğun yerde kal
bu yürek sensizliğe ölerek katlanır
İsa İnan
om bir haziran iki bin on bir / ölüm ne ki / kurumuşsa yüreğindeki ask gülleri ...
5.0
100% (19)