18
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1675
Okunma
……………………………………………………………………………………………………
İhtiyarlık
Dinleyin ağalar tarif edeyim
Tutmuş demanımı ey ihtiyarlık
Her insan ömrünün varlığın ister
Hiç demez sonunda hay ihtiyarlık
Dem be dem esnetir dudağın yalar
Yazın sıcağında kürkü arkalar
Oturmadan bezer yatmadan yılar
Geme almış beni bay ihtiyarlık
İht’yarlık elinden zay oldu işler
Ağız pabuç oldu döküldü dişler
Benden kaçmaz oldu yerdeki kuşlar
Bu nasıl ahvaldir vay ihtiyarlık
Tüy döşek üstünde yatabilmerim
Dayaksız bir adım atabilmerim
Üç yıllık sabiye çatabilmerim
Günlük yolum olmuş ay ihtiyarlık
Gönüldür her zaddan geriye kalma
Yiyemez oldum ben törpüsüz alma
Hamur işi haşıl et zatı dolma
Hep yumuşak ister pay ihtiyarlık
Sezai gidemez yayak bir yana
Baş bir yana gider ayak bir yana
Her zaman lazımdır dayak bir yana
Duramaz yerinde day ihtiyarlık
……………………………………
Kağızmanlı Sezai
……………………………………………………..
1858-1938. Kağızman’da doğdu. Asıl adı Yusuf’tur. Daha sonra aile Aşıklı soyadını aldı. Şiirlerinden hareketle belli bir medrese eğitimi aldığı tahmin edilmektedir.
Aşıklık geleneğini, bağlama çalmayı kimden öğrendiği ve mahlasını nasıl aldığına ilişkin somut bir veri bulunmamaktadır.
Bağlama çalmadaki yeteneği ve sesinin güzelliği nedeniyle kısa sürede tüm Kuzeydoğu Anadolu’da tanındı. Narmanlı Sümmani (1860-1915) ve Kağızmanlı Cemal Hoca gibi döneminin birçok ünlü aşığıyla yakınlık kurdu ve aynı meclislerde bulundu.
Aşık Sezai’nin kendi oluşturduğu »Ülfetin« adlı bir türkülü anlatısı bulunmaktadır. Bu anlatı 1940’lı yıllarda Fahrettin Kırzıoğlu tarafından arşivlere aktarıldı.
Kağızmanlı Hıfzi (1893-1918), Sazcı Halil (1889-1975), Durak Ahmet, Aşık Erdemi (1911-1983) birçok aşığa ustalık eden Aşık Sezai’nin kendine özgü makamlar geliştirdiği de bilinmektedir.
Yusuf Sezai Kağızman’da öldü ve orada toprağa verildi.
KAYNAK:© BeKa Sitesi
…………………………………………………………………………….
)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-192-)(-)(-)(
Elbette gelecek gün olup başa
Senden kaçış mı var ey ihtiyarlık
Haydi kolay ise gez koşa koşa
Günleri oturup say ihtiyarlık
Gözlerin zayıflar görmez yakını
Kendini güneşten bile sakını
Şu dizlerin inan çekmez yükünü
Bak ne hallerdesin hay ihtiyarlık
Oturup gözlükle kitap okursun
Gülü görsen bile çok zor şakırsın
Kahve ev arası mekik dokursun
İç bir tavşan kanı çay ihtiyarlık
Nerde nasıl diye konuşan olmaz
Şöyle yamacına yanaşan olmaz
Gelip fikrin alan danışan olmaz
Artık ağa değil bey ihtiyarlık
Tekavit olurlar kenara çıkar
Iskarta sayılır köşeden bakar
Yalnız kala kala yaşamdan bıkar
Hani nasıl desem şey ihtiyarlık
Çoluk çoluk gelmez yollara bakar
Torunun hasreti yüreği yakar
Gözünden gün boyu yaşları akar
Senden kaçışta yok ey ihtiyarlık
Lüzumsuz diyor ki takatin diner
Taşımaz ayaklar bastona biner
Bütün hastalıklar vücutta siner
Ölüm kurtuluştur bayy ihtiyarlık
Sadık Dağdeviren
Aşık Lüzumsuz
5.0
100% (18)