14
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1817
Okunma

Yoktun;
gittiğin kadar sevdi hüznü
çalı çırpı kuş yuvası
evim, yalnızlığım, çatım…
sabah dolaşır oldu saçlarıma
alabildiğince güneş dolar da oda
az ötede düşen gülüşünü toplar ceplerim
gözlerimi döker eteğime…
ellerim kalemim yabancı
yanımda gölgeler
sandım sen, sandım ayak sesin
tek kişilik güneş
gölgeler telkin…
zaman geçti önümden içini çekerek
nefesinle çizdiğin resim
satır arası bir düş
dağınık içimde
derli toplu bir odaydı aşk
kapısını açtıkça dağılan
perdeleri gizli
sözün koltuğuna oturur
en çoksa geceleri…
gözlerin demli çay
sabahın keyfine içtiğim
umut susam tanesi
günle sallanıp duran salıncak
en çok aşk sevmişti oyunu
yüzünde peçeli gölgeler
hain bir gülümseme yerleştirir belleğim
iklimsiz küs keser kurdeleler…
elleri bir önceki kesik izi
duvara bir tablo asıyor ellerin
sevmek görmek anlamak arası
çerçevesini tutuyor ömür…
rengini bilmediğim rüzgâr dökülüyor
çocukluğum karışıyor denize
umudu mavi basmalı
tanıdıktı genzimde tuzu
alışıktı yanmasına…
sahi kaç mevsim eskitir güneş
sabrıma belenmiş saatler
kaç çocuk ağlamasıdır…