12
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1598
Okunma

kutsal kitabeler iniyor
yer kabuğunun ürkek yüzeyine
iki dudak aralığında
bir elham üç kulhu
gözlerinde ki sular bile çekiliyor okyanusların
bir demet
defne yaprağı el sallıyor
ölüme
hayat işte..
bir bilinmezlik gerçeğinde yunuyor zaman
siniyor yapış yapış yalanların koynuna
donuyor güneşin dimağı
tek bir sualle sendelenirken beyin
saklanıyor eşkıya bulutlar kendi gölgesine
ve ıslık çalıyor durmadan
oymak için g/özümüzü
pusuda bekleyen acemi kargalar
hüzünler maviye soluyor, kekik kokmuyor çocuk sesleri
bir simit parasına hibe ediliyor ömür
ya sokakların isli dudakları
varoş mühürlü çiçekler kadar solgun
kırılıyor dalları, kristal vazoda susuz kalmadan evvel
-ya sabır -
etekleri alazlı turna dağları
ya sabır
at yeleli rüzgara çevirdik gülümüzü
üşüyor yağmurun göğüs uçları
kol kanat ger sevda meleği
kon
yarım kalan sarı düşlere
ısıt ütopyamızı
indir peçesini aşka leke süren
kızılcık gecelerinin
kuşlara ağlamayı öğreten kara cübbeli haramilerle savaştır bizi
ana avrat söven kız çocuklarıyla
alsınlar çapraz sorgulara
hak bulsun yerini
bir gece batıyor Akdeniz’de anne !
son yağmur damlamı götürüyor
karınca adamlar
.......
korkuyorum ..
Çiğdem Parlayüksel
5.0
100% (15)