1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
922
Okunma
ben ki fazla yıl eski(t)miş, büyümeyen bir bebek,
ne umdum ve ne buldum ki umut masallarında?
bıkıp kendi denizimi yaktım, hem de bilerek
ve sonra kahkahalarla gezdim kum/sallarında,
içimdeki kundakçıyı gün be gün izleyerek.
ben bil(m)enin bilimini bilmek istemedim ki,
söyleyeyim nasıl olur evrenin mutlak sonu.
örneğin, öğrenmenin önemi mi var sanki
mekke’nin kutsallığında hacı (y)olunduğunu.
ya da neden şeyhülislam olmak istedi bakî?
bana kasten allah(sız)lar anlattılar allah’ı,
öyle ki münezzehliği hâlâ izah edemem,
kesinkes sınırla(ya)mam sevap ile günahı.
ıtrî hayranlığım olmaz bach’ı reddime neden,
guevara’yla sohbetlere rockefeller’le gidemem.
asılıp yok saçlarımdan everest tepesine
dünyamızın hal(ler)ini seyretmek benim hakkım.
ama hiç istemiyorum binerek terkisine
bir fatihin, yeryüzüne emretmek zehir zıkkım.
tarih denen koğuşlarda deliler tıklım tıklım.
belki de çiçekler açar bir gün alın bahçemde.
ak bir bulut parçasıyla silerim göğü zar zor.
(izlediğim kundakçı da ölmüş olur içimde.)
yaşlı bebek, kendine gel, yaşa, öğren, ara, sor!
bak, intihar dersi veren öğretmen de yaşıyor.
5.0
100% (2)