3
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1268
Okunma
6 Mayıs 1972
sen beni ‘altı mayıs’ gibi gör tarih, ben de seni yürek gibi üç hayat
ne yazdınsa ser önüme ama fısıltılardan uzak, sen oku-sen anlat
bir cana dahi kıymadan, kol kola bağımsızlık türküleri söyleyenleri
türkülerden bile korkan kırık kalemlerin, nasıl ipe gönderdiklerini
mesela bir cezaevi avlusunun şafak vaktini
anlat Deniz’i, Yusuf’u, Hüseyin’i, anlat bana
“de ki, darağaçları dar gelir onlara…
bir orman olurlar ki ülkeler kadar, yeryüzü kadar…”
1 Mayıs 1977
ben ‘bir mayıs yetmiş yedi’ olayım, sen derinden gelen kurşun acısı
anlat bana meydanların ortasında solan, ölü gelinciklerin baharını
yani türküler kadar alın teri de, en uyku kaçıran umacıdır bu ülkede
bu sebepten ‘hava kurşun gibi ağırdır’ zaten, sen bana bunu söyle
mesela kazancı yokuşundan bir resim al eline
bin selam gönder otuzdört cana ve anlat bana
“de ki, onlar sığmaz hiçbir meydana…
bir başka baharda, bir orman toprağında gene açarlar…”
ve 19 Mayıs 1919
artık matem bize göre değil, ağlamadan bu yolda ölenlerin ardından
düşerek tuzaklara, hırçın dalgalar gibi başımızı sağa-sola vurmadan
yorganı örtersen gözüne doğar mı hiç aydınlık, hayret ki ne hayret
uyan, oyun gene aynı oyun, bir günlüğüne verilmedi bize bu emanet
ve hıyanet yazmaz kitabımızda, haydi cesaret
işte bunu anlat Mustafa Kemal’in çocuklarına
“de ki, öldürülseler bile ölmezler asla…
yürekleri, bağımsızlık ve özgürlükten yana çarpanlar…”
Cevat Çeştepe
5.0
100% (10)