10
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
2026
Okunma

gün, begonyanın gözyaşı
damıtır yokluğunu
asılır üç kapılı dönüşsüzlüğe tacın
boz bulanık nehrin akışına karışır son gülüş
nisan çığlığına murt kokusu
yükselir memleket aşırı
arşın koynuna sığınır yokluğun
turunç çiçeği /düşer şehrin kaldırımına
döne döne…
kör şifâlar dilerken /sağır aminleri duyuramaz
teneşir avuçların ortasına
üç anahtar düşürür zaman
aman vermez habis !
koparır gövdesinden ruhunu
çeker
suret arar azrail
dikilir
toprağın ve ahın yüzüne serpilir yokluk
kırmızı kuşağını bağlar
çam kokusu
kavurur anne sinesini
ağlatır bin zılgıt
ve anlatılır
dilden dile göçmen hikâye
kırım ilinden
noyan suyuna karışır yokluğun
bulanır
rüzgâr yüzünü yalar toprağının
efil efil
koparır gövdesinden ruhunu
çeker
suret arar azrail
dikilir
hece taşına ilk söz:
Hüvelbâki !
yahya incik/10 nisan 2011 /tarsus