3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1139
Okunma
Gecenin köründeyim ışıkların yavaş yavaş vuslata çıktığı saat’deyim
Çok bilinmeyenli denklemin ortasında ,sessizliğin en tepesindeyim
Ay’ın saltanatında derin duyguların fırtınasındayım
Bezmişliğin doruk noktasından seyre dalmışın şehri
Zehir zemberek hislerden kurtuluşu ararken gecenin körüne vardım;
Zümrüt gibi tepede duruyordu huzur karanlığı yardım huzuru kaçırmaya geldim.
Kendi dünyamın kendi sarayında kendi sarayımın zindanındayım
Yalnızlığa bulanmış kağıtlarla beraber tutsak kaldım buralarda
Ürpertmiyor aksine tebessüm ettiriyor bu havayı kapsayan koyu renk
Her şeyin üstüne örtü çekilmiş , gözler kapanmış ve yaşanılanlar unutulmuş gibi...
Gecenin köründe bir delikanlı hayırdır inşallah diyen mahalle kadınlarının dedikoduları yok
Sokaklarda sessizlik yankı yapıyor ve vuruyor o duvardan o duvara ...
Sanki hüzün çökmüş dünya’ya her şey durmuş ve tutsak kelimeler serbest kaldı
her şey söylendi kağıtlara gecenin köründe bir ben birde kağıtlar ayaktaymış,
Bir günü daha yolcu ettik gidenlerin ardından kalan koyu duygular olur ya
İşte biz o koyu duyguların keyfini sürüyorduk...
Koyu renk çökmüş her yere hiç çıkmayacak bir leke gibi yapışmış
Çıkmasında hep benle kalsın ve ben yine gecenin köründe kalayım
Yine hüzünlü müzikal gibi eşlik etsin bana ve ben yine saray zindanların mahpus yatayım...
Oğuz ERTÜRK...
5.0
100% (3)