10
Yorum
4
Beğeni
4,9
Puan
1803
Okunma

bir kalemin içinden dökülürken senli cümlelerim.
yalın ayak gezen bir kız çocuğun gözlerinde buluyorum
kayıp bir cenneti....
ateş yüzünü aydınlatıyor usulca
gölgeler küçük iblislere dönüşerek bedeninde
yaktığı ateşin kalbine diktiği gözlerini yavaşça, kaldırdı küçük kız
- “Çok zaman geçti can sızım” diye mırıldandı kendi kendine.
kırmızılaşan saçlarını hafifçe oynattı.
gülümsedi masumluğuyla..
özlem yanığı düşler
rüzigârla savrulan yapraklar gibi sürünür
en içli ağıtlar yankılanıyorken
kanatlandı mavi bir kuş
her kanat darbesiyle havalanan toz
hiç bu kadar canını yakmamıştı küçük kızın
“Tutsam” dedi içinden
“tutsam mavi kanatlarından…” sözleri yarım kaldı
kursağına dizildi birer birer sözcükler
ölen bir aşkın son sözleri gibi.
Nereye kadar ?
Ne zamana kadar?
var gücüyle bağırmak hicranın tutsaklığından
kızıl saçlarını parmaklarının arasından fışkırarak toprağa değdirdi
- “Ben” dedi
- “Ben..” yine sonunu getiremedi sözlerinin aklından geçirdi
kelimeler bedeninden daha da ağır
Şems doğacak mıydı?
büyük ihtimal hayır dedi içinden
gece uzadıkça uzuyor
ne kadar yalnız olduğunu gösterecek kadar karanlığı aydınlatıyordu.
gözlerini uzaklara dikti küçük kız
kalp deliklerine hüzünlerini sıvadı
küçücük gözleri karanlık koynunda kaybolurken
hiç aldırış etmeden gümüş pulları baktı
boncuk gözleriyle
gümüş pullar teker teker
kaybolmuşluğun girdabında parçalanarak toprağa karıştılar.
çocukluğu geldi aklına birden
elinde bir fırça
geceyi sarıya boyuyordu
yaşamın en masumluğunu gösteriyordu gözleri
yetim bulutlara baktı.
kalemine sığmayan çığlıkları.
cümleler darağacında
susar Azrail"i beklemekte
hiçliği giyinmiş dudaklarıma sürerken adını
yağmur taneleri vals yapar toprakla
gözlerimin en ıslak yeri gusletiyor küçük kızı
acıları boğazıma ilmekleyip
son kez adını adıma yanaştıracağım cancağızım
gordion
08/04/2011
5.0
92% (11)
4.0
8% (1)