16
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
2836
Okunma


Bâde sunan o sâki muştu vermez yârenler
Döktüm ben de yüzümü kaşım düştü erenler
Söyle bülbül-i şeydâ ak cerenin öldü mü?
Sesin soluğun gitmiş yükselmiyor avazın
Sırma saçlı dilberin hayalini böldü mü?
Ağır mıydı ki derdin sona ermiş niyazın
Gözlerin tunç bakıyor kirpiklerin kıpkızıl
Görüyorum nihanın uyuyor mışıl mışıl
Bir tüy kadar yükünü ne olursun kaldır at
El pençe divan duran nigarın dizinde yat
Kaf dağının ardından duyayım ıslığını
Ağlaşıyor nergisler alaca karanlıkta
Bir de şu gönlüm için değiştir kılığını
Durmadan eriyorum mum gibi şamdanlıkta
Bir çift şahin göz için geçirdin mi sarsıntı?
Susamış dudağını çekti mi hiç akıntı?
İki heykel üstüne yığdım otuz altı taş
Ağaran saçlarımı sayıyor yavaş yavaş
Gök kuşağı boşuna damıtıyor rengini
Görmüyorum yedi renk vüslatın rüyasını
Bir fanusa kapattım çıldırtan ahengini
Biliyorum bulamam hasretin devâsını
Dünyam aydınlık değil düştü ay ile güneş
Bağdaş kurdun yurduma yanar gönlümde ateş
Ağızsızım, dilsizim boynu bükük laleyim
Sessizce çağlayarak dökülen şelaleyim
Gezdiğim tüm bahçeler çiçeklerini döktü
Ağaçlar da budandı tabiat kaldı çıplak
Gözümü sis bürüdü üstüme duman çöktü
Bu can kendinden geçti etti özünü helak
Arta kalanı ben de deniz vurdu sahile
Ağır başlı olmuşum gözümü sile sile
Dağ,taş buza dönerek soğuk fırtına eser
Bu çetin yolculuğu kıpkızıl kına keser
Her sokağın başında ağlayan biri varsa
İşte o benim, bakma! Belki de dilenciyim
Kimdir bu garip diye biri yanaşıp sorsa
Tanımıyorum de ki; o çuldur ben inciyim
Ben doğuştan aşığım sen sebepsin ey seyyâh
Söyle bülbül-i şeydâ söyle sultan-ı segâh
Melahat Temur
Şiirimi günün şiirine layık gören değerli seçkiye teşekkür ederim.
5.0
100% (18)