15
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1892
Okunma
Hüzün çizgileri belirgin her sabah
Yüzümü tırmıklayan korkulu rüyalar izinde
Güneş doğarken kızarıyor utancından
Güneş doğarken sararıyor üzüntüsünden
Belki de bunun yansımasıdır yüzümde ki çizgiler
Göz yaşları en son sığınak
Damalası yere düşmeden
Buharlaşıyor her gün doğumunda
Çölü vaha kılan bu göz yaşlarıydı
Acıların denizini kurutanda
Ve umut çiçeklerinin damarına akanda
Ne oldu ne oldu ki
Bu gün bırakmışım kendimi tatlı uykunun kollarına
Ölümüne uzanmışım rüyaları karartan yatakta
Sabaha kaybolmuştu yüzümde hüzün çizgileri
Oysa güneş yine kızarmış
Güneş yine sararmıştı doğarken
Çünkü kan bulaşıyordu ışıklarına
Göz yaşlarım akmıyordu o kanın üstüne
Ellerim kırılmış olabilir
Göz pınarlarım kurumuş olabilir
Ya sen buzdolabına mı girdin ey vicdanım
Kabuk bağladın bıçak tesir etmeyecek kadar
Guruba kızaran sararan yüzüyle giren güneş altında
O kadar değiştin
O kadar değiştin ki kendini tanımlamayacak kadar
Ey büyük dünyanın küçük insanları
Yer yüzünün maskeli ilahları
Hayatını kan üstüne kuran kurtarıcılar
Ruhları beyinleri sararak esir alan ahtapotlar
Gurub ettiği yerde doğacak güneş
Kızarmış sararmış yüzü gülümseyecek
Bir rüzgar üfürecek
Bir rüzgar ki
Vicdanları uyaracak
İsrafil’in suruna nefes olacak
O zaman
İşte o zaman mideleriniz patlayan
Kanalizasyonlar gibi boşalacak
Yürekleriniz bastırdığı lavların altında kalacak
işte o gün
Bu güne çok yakın
Ve bu gün
O günün işleyen parçası
Güneş gurub ettiği yerde doğacak
Sararan kızaran yüzünde çiçekler açacak
Yapraklarında damla damla koku damlayacak
Ve sönen ocaklar
Ebed kıvılcımıyla tutuşacak
ABDULKADİR YILDIZ
5.0
100% (8)