7
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1302
Okunma

hayalin gelir her gece
seni
tadılmamış şölenlerde bulurum
’hiç gitmesen olmaz mı? diyeceğim sana
bir gün gelişin
son gelişin olacak
bir tomurcuk patlayacak
uzak bir iklimde.
ama
ben olmayacağım cancağızım.
bütün aynalar kırıktı
hicranın uğultulu pasından giderken
yönünü bulamayan
eski zaman yolcusuyum
her akşam başka bir bendim
ruhumu
yaşam kimlik denemeleri yaralar
kanatır için için
gönlüm;
yaralarıma tuz basmayı çoktan pes etti.
İstanbul’a birde karanlık çökünce
puslu kaldırımlarda yalnızlık adımları
tut ki
yaşam karabasandı baştan sona.
kara uğultudan başka ses yok
bütün sesleri sesim sandım
içimdeki sesi unuttum
en çok sevdamla vardım
kime baksam sendin......................
dolunaya çığlık atan bir geceye
hicran eşlik etmekte
yüreğime ağrılar saplanıyor
duvarları delip geçen bakışların arıyorum.
bilinmeyen yönlere fırlatılan anılara doğru.
şehrin ara sokaklarında gölgeler yürüdü.
siyaha biat eder gibi.
seni ve beni temsil eden en küçük parça
acının koynunda cebelleşiyor.
vuslattan başka adres bilmeyen gönüllerimiz.
önce hüzünleri asıyorum darağacına
gözbebeklerim irileşiyor yavaş yavaş
işte vuslata koşan aşıklar!
hicran gitgide eriyor.
masum çocuk edasında
yok olma eşiğinde sallanıyor
Tanyeri ağarırken çiğ taneleri üzerinden
vuslatın şavkını paylaştırdığı zamanın dilimi.
Şems"in,
karanlıkla aydınlığın üzerine tüllendiğinde
düşler yolculuğundan çıkıyorum.
Marmara’nın durgun suyun dibinden görünen
beyaz çakıl taşların üzerine adını yazıp vuslata koşuyoruz.
kelebeğin kanadı gibi zarif kollarındayım cancağızım.
yüreğimde gurbetleşen sözcükler kıpırtaşıyor
hırçın bir dalga misali.
bir tomurcuk patlayacak uzak bir iklimde.
31/01/2011
gordion
5.0
100% (4)