20
Yorum
6
Beğeni
4,8
Puan
1875
Okunma

sabahlar kısır umutların bağrında kaç diş çıkarmış burgaç bakışlarına
susku’ların içinde mavidir sarsak düşlerin yıkılmışlığı
avuçlarımda yalnızlığın moru martı çığlıklarıyla titrerken
terli toprakta rüzgarda çırpınan bir ceset
deprem gürlemesiyle yırtar yüreğini
soluğumda gece yorulur/
yorulur ruhumdan inen ırmak
ıssız yollarda
cehennem ağustosu yüzler
kaç gülüşlerin kıvılcımları yağmalanıp yoksulluğa düşer
kıtlık tomurcuklardan başlayıp
gül kokulu sözcüklerde biter
uyanır ay ışığı birden
ateşe attığım zamanlarda aşk
büyür kentin sokaklarında
keşke çocuk olabilsem
ve kulağı dar
duymam o zaman
kıyamet hüzün kustuğunda
talan eden cenneti
ki
bakarsan gözlerimin denizine
yüzünü okşadığımı görürsün annemin
her sağanak uğultu bıraktığında gövdeme
annem gibi kaybolursun
beni kucaklayabildiğin kadar beyazdır
siyahlarım
sonrası
ince bir
sızı
sonrası lacivert akşamlara kalan çaresiz yara
bırak fırtınalarımın nasır tutmuş yüreğini
derinlerde sebebim olur ölüşün
5.0
89% (17)
4.0
5% (1)
3.0
5% (1)