25
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
2959
Okunma
…………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………
Mevla’yı Seversen Konuk Et Beni
Mevla’yı seversen konuk et beni
Bu gece eğleşir yatar giderim
Gözden ırak olup gönülden cüda
Derbeder olur da yiter giderim
Çıra yakıp yanımıza oturma
Zahmet edip eve haber götürme
Bir içim su bir lokma nân getirme
Niyet eder oruç tutar giderim
Allah’ı seversen ta’n etme bize
Hak kulun ay’bını vurmamış yüze
Coşkun seller gibi akıp denize
Bıldır yağan kardan beter giderim
Sabahtan kalkanda han pulu iste
Eğer vermez isem tekdir et, kışta
Atı koy mezada müşteri sesle
Değere değmeze satar giderim
Çıldırlı Şenlik’im aşk havasında
Üryan gönlüm gezer abdal postunda
Kahve ocağında peyke üstünde
Yorgansız döşeksiz yatar giderim
………………………………
AŞIK ŞENLİK
………………….
Asıl adı Hasan olup 1850’de Çıldır’ın Suhara (Yakınsu) köyünde doğmuştur. Aşık Şenlik Terekeme (Karapapak) boyundandır. Karapapak ağzını en yetkin biçimde kullanan Şenlik, 14 yaşında kuş avcılığı yaparken dere boyunda uyuya kalmış, düşünde aşk badesini içmiş. Kalkınca şiir söylemeye başlamış. 19 yaşında iken Ahılkelek’in Lebis köyünden Aşık Nuri’den saz çalmayı öğrenmiştir. Kars, Ahıska, Borçalı, Tiflis, Gürü ve Revan’ı , dolaşmış, çağının birçok aşığıyla karşılaşmalar yapmıştır.
Edebiyat araştırmacısı Nejat Birdoğan, Şenlik’in şiir dünyasına eğilirken şunları söyler: "Artık, ozanlığa ve deyişlere bir düşle boşlamalarının gerçek* olduğunda şüphe, kalmayan bütün halk ozanlarının düşünü Şenlik de görmüştür. Bu düşte bade yoktur. Sadece Salatın isminde bir kız görmüş, bu görüş kızın ardı sıra yanıp tutuşmasına yetmemiştir. Nitekim ozanımız da Huri isminde bir kızdan başkasına yanıp tutunma ve bağlanma yoktur. Huri de çabuk unutulmuştur.
Şenlik çağı, halk ozanları bakımından geniş ve güçlü bir çağdır. Ozanımız bu ozanlardan Feryadi, Mazlumi, Sümmani, Aşık Abbas ve İzani ile karşılaşmıştır. Sümmani, ile bütün hayatları boyunca bir kardeş gibi yaşamışlardır. Söylentiye göre bir karşılaşmalarında uzun boylu çaba sarf edip, yorulunca Şenlik’in annesi içeri girerek her ikisine de kardeşsiniz anlamına gelmesi için göğüslerini göstermiş ve ozanları ayırmıştır."
Dil olarak ağdalı bir dil kullandığı görülse de, çağının ozanlarında genel olarak görülen bu durum, salt Şenlik için eleştiri konusu edilebilecek bir özellik değildir.
1877-1878 Osmanlı-Rus savaşının olduğu dönemde Şenlik kahramanlık destanlarıyla, koçaklamalarıyla yöredeki milis kuvvetlerin direnç kaynağı olmuştur.
Kars’ın Ermenilerle dolu olduğu günlerde, Çıldır’dan Kars’a gelen Aşık Şenlik, durumun kötü olmasından, geri döner. Dönerken yolda arkasında süvarileriyle, bir Rus Generali rastlar. Kendisinden vaziyet hakkında ve Rus Çarlığını mı, yoksa Osmanlıların yanında mı yer alacağını soran Rus generaline şu yanıtı verir:
Hulusi gabilden bilsen fikrimi
Men Allah’tan Al’osmanı isterem.
Merhamet sahibi ol rahmi gani
Nesli mürsel hökmü hanı isterem.
Bunu dinleyen Çarlık Rusyası nın generali bu büyük ozanımızı kutlayarak "Eğer Çarlık Rusyasını istiyorum deseydin, hemen boynunu vurduracaktım. Tam dinine sadıkmışsın." diyerek, yirmi beş lira da mükafat verir. Zamanın tanınmış bir çok aşıklarıyla karşılaşmalarda bulunan Şenlik, istilacılarla mücadele veren en güçlü aşık olarak bilinir.
1913 yılında, Revan’da hanlar arasında yapılan bir düğünde, toy babası seçimi için bilinmedik bir hikaye yarışı başlar. "Latif Şah" hikayesi Revan’lı Bala Mehmet tarafından, okununca, aldığı birincilikle, başını belaya sokar. Toy babası seçimini kazanan Bala Mehmet, bazı hanlar tarafından sıkıştırılarak, hikayenin ustasının gelmemesi halinde başının vurulacağını belirtirler. Hanların baskısı üzerine Şenlik’e gelen aşık, onu da alıp, Revan’a giderler. Oradaki aşıklar Şenlik’in atışmalarda yendiği, bağladığı kişiler olup, Aşık Şenlik’e kin besleyenlerdir. Revan’da yapılan atışmalarda da yenilirler. Zaten kinli olana bu aşıklar, Şenlik’e bir tuzak kurarak, yemeğine zehir katarlar. Hastalanan Aşık Şenlik, trenle Arpaçay’a kadar gelir, Dilaver köyünde iyice hastalanır ve ölür. Cenazesi Akbaba’nın Hozu köyüne ve oradan Çıldır’ın Suhara köyüne getirilir. Mezarı buradadır.
...................................................................................................
)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-85-)(-)(-)(
Nolursun bu gece mihman et beni
Şuraya kıvrılır yatar giderim
Kendine köle et ister sat beni
Şem olup eriyip biter giderim
Dayanmak mümkün mü aşkın narına
Dertlerim katlandı ah-ı zâr’ına
Kuru ağaç gibi yanıp hâr’ına
Küllerim savrulur tüter giderim
Vermedin bir bade gönül testinden
Bir şey anlamadım bana restinden
Kaç gün kaç ay geçti sevda üstünden
Bir güneş misali batar giderim
Böylesi sevdadan gel de sen yanma
Kararan şu bahtım açılmaz sanma
Bu sözlerin kolay yutulmaz amma
Hatırın kıramam yutar giderim
Bu kara talihim sanki bir cidar
Sanma ki ömrümü sevdana adar
Benim de şu sabrım bir yere kadar
Başımdan sevdanı atar giderim
Daha durmam gayrı Dünya’yı versen
Durursun sözünde er oğlu ersen
Bu kötü tavrına devam edersen
Vallaha kaşımı çatar giderim
Lüzumsuz görmedin huzurlu meşki
Canansız neyleyim ben sırça köşkü
Kim neyler mesnetsiz böyle bir aşkı
Para da istemem satar giderim
Sadık Dağdeviren
Aşık Lüzumsuz
5.0
100% (14)