5
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1034
Okunma
anılar çingene gibi göçebe ufukta
ömrüm zikir ederken karanlığın tam ortasında
yapayalnız sessizliğin içinde tarih unutkan beni
baksam aynalara zaman değiştiriyor yüzümü
git gide yabancı kalıyorum kendime
dilimde birkaç feryad
dilimde birkaç çığlık
ve ruhumun deryasında kelimelerim kan
susuyorum...
dudaklarımda kilitli dualar
günahlar vakitlerimin beyazını törpülerken
bir zaman ki
aşkın içinden geçiyorum
sesleri kulaklarımda yankı
duvarlarda kayboluyorum
nerede gövdeleriniz
onca özlemlerim dururken
uzaklığımı yok etti siyah hevesler içinde haykırışlarınız
buradayım
teninizin tam yanında
vefasız bir ağaç gibi
çıplak ve durgun
gölge gibi uçurumlarınıza
düşüyorum
yalnızlığın masal ağzında gidip gelirken ölüme
apansız yolculuklara çıkıyorum
ne olur sevmeden öldürme beni aşk
korkuyorum saçlarımı tarayan rüzgarlardan
erken bir gülüşün sert gövdesinde geçmişim
paramparça ediyor bastığım her adımda uykularımı
sanki yolum tükeniş
bazı sözlerim karanlıkta
aydınlığa hiç ışık yakmıyor
ölü dil gibi çöreklenmekte zaman
adı yok yaşadığım nedenlerin
alnımda kamçılı karanlıklar
silkelesem yüzünüzü ölüyorum
bu yüzden yokluğum aşktan söz etmiyor
gizli gizli burkulmuş tüm duygularıma veda ediyorum
tenhaya çekiyorum hüzünlerimi
saatlere cehennem diye eklenmesin diye gecem
sessiz cinayetle bırakıyorum
küskün anılarımı
ve
yeniden
yeniden başlıyorum
yaşadıklarımı giymeye
aynalar yüzümü neden maskelediniz
5.0
100% (7)