Seni anlata bilmek var ya seni
ensesi kalına
cebi dolu olana
şeker gibi yalayıp yutana
seni anlata bilmek var ya seni

ey yoksulluk
seni anlata bilmek var ya seni
çalana çırpana
yattakine kattakine
maaştan kırpana
fukarayı soyana
gözlerimizi oyana
seni anlata bilmek var ya seni

ey yoksulluk
seni anlata bilmek var ya seni
akrebe çıyana
yetimlere kıyana
arsıza hırsıza
nefsine tapan soysuza
seni anlata bilmek var ya seni


sorsunlar iyi tanıyanlara
yoksulluk neymiş baksınlar açısına
bazen karabulutun içinde görünürsün
bazen lodosla gelirsin garip gurabanın kapısına

baksınlar ,
bayram sabahı yetim bir çocuğun gözündeki acıya
dokunsunlar
duvar dibindeki yaşlının karnındaki gurultulu sancıya

uzansınlar
güneşin alnından emenlere
ya Allah
bir somun ekmek diyenlere

zordur anlamak zordur
kendinizden kaçın
bir gün hesabın biçilecek
gözünüze perde inmeye başladığında
cehennem lavında içirilecek

El Nino