5
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1353
Okunma

[1] Dev ölürken:
Vakit gece yarısı, bakışlar ağırlaşmış
Etraftaki nesneler, âdetâ sağırlaşmış
Sessiz o gecelerde, başka bir hüzün saklı
Gündüzlerde bin iken, onda bir yüzün saklı
Günahkar âsi mazi, içinde bir kırkayak
Keşkeler yılan gibi ve kuyrukta çıngırak
Isırınca ruhunu; sızar gözden zehirler
Başına yağar gökten, bahşiş gibi ecirler
Dünya için dişledi, nankör beşer beşeri
Onu dişler kabirde, küçücük bir haşeri
[2]
Kanatların altında, kuşun, o devi öldü
Canı çıkarken tenden, hep acı acı güldü
Güneş daha doğmamış, ufuk hafif kızıldı
O alnına da nûrdan ,,Huve’l- Bâkî ‘’yazıldı
Kuş, sımsıkı sarıldı, devine kanadıyla
Avunacaktı artık, onun güzel yâdıyla
Saatlerce bekledi, kuş, devinin başında
Belki geri gelir ruh, umut ve telaşında
Ama gelmedi, gelmez! buradan çekip göçen
Gelse de ne bulur ki, haraptır bağın bahçen
[3]
Zâman varya bu zâman, silgi gibi siler hep
İster kırmızı olsun, kullandığın mürekkep
Azrâil alır seni dünya denen mektepten
Sınıf arkadaşların, unutur seni hepten
Bir kapıdan çıkarsın, amel karnen elinde
Değişmez artık notlar, o vakt-i ecelinde
Eğer kırıksa notlar, vay hâline tâlebe!
Arşın işte burdadır, gitme uzak Haleb’e
Soner Çağatay 5 Ocak 2011 / Wuppertal / Almanya [ /italik
5.0
100% (6)