2
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
794
Okunma
soydaşkent’te bir soydaş akşam kendini astı
balkon korkuluğuna serilmiş giysi gibi,
dalında ağırlaşmış olgun kayısı gibi;
sanki kör bir kuyuya sarkıtılmış bir tastı,
soydaşkent’te bir soydaş akşam kendini astı.
ipi sağlam bağladı, ilmeği yaman kastı;
rüzgârın düşürdüğü saksı örneği, hemen,
bıraktı kendisini boşluğa düşünmeden.
şanssızlığı yenmede bu belki de son şanstı,
soydaşkent’te bir soydaş akşam kendini astı.
torunu taş kesildi, oğlu feryadı bastı;
ama artık o başka bir dünyada konuktu,
mutluluğa ermişse yüzü niye donuktu?
söylemeden kimeydi, neyeydi acep kastı
soydaşkent’te bir soydaş akşam kendini astı.
yoksulluk, arkasında bıraktığı mirastı,
bir de sıla özlemi rodop dağından yüce,
yürekleri cızlatan, sızlatan ince ince.
bu sabah sokakları boğan sis değil, yastı,
soydaşkent’te bir soydaş akşam kendini astı.
5.0
100% (3)