9
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1387
Okunma

Ölü zamanlar toplanıyor kuytularında ay ışığı yalanlarının
Bir serenat yazılıyor baykuşa…
Sarmaşığın çiçekleri gülümsüyor kinayeli
Gün doğumu bekleniyor, kara kan dölleniyor fırtınanın ortasında…
Bir dilim ekmek ufalıyor hoyrat eller
Göbeğinin kıvrımlarından sarkan vicdan döküntüsüyle
Önce kuşlar kapıyor
Sonra insan mahkumlar…
Kafalarda kilit vurgunu pas tutarken fikirler,
Prangalara iffet dediler
Namus bekcileri…
Öyküleri yoktu,öyküntüleri çok, hiddeti doğurdular
Kendilerinden olmayana hep piç
Olmak isteyenler zaten hiçti…
Yoldan gelen güneşi esir etmenin sarhosluğunda
Yıldızlardı günahkar
Gökyüzüne tükürüp silmeyi denediler...
Fareli koyun kavalcısı dokunursa dudaklarına uyuyan özgürlüğün
Uyanır ay ışığında asaleti kollarında asılı yaşlı mahkum
Yürür usul usul gecenin ortasına elinde titrek bir mum…
Deler karanlığı...
Derler ki
Irzına geçilmiş bir hayat ise yaşamak için sana verilen
Sök ve at
Kuru yalnızlığında kollarını boynuna dolamış sarmaşığı…
5.0
100% (7)