10
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1656
Okunma

Aynalar vurmayın yüzüme gerçekleri
Çehreme düşen bu çizgiler benim mi?
Şakaklarıma düşen karlar erir mi?
Işıl ışıl gülen gözlerimin feri geri gelir mi?
Z/amansız geçerken günler
V/ah ne zaman doğdum
Dün idi
Ömür bu akıp giden su gibi
Seviyeli bir yaşam oldu mu?
Toprağım da türlü nebat bittimi
Yoksa bir öfkenin mahsulü
Hasatsız verimsiz yüz binlere mi bölündü
Yaşam
Paramparça kırık dökük
Bazen yolunda bazen yolsuz
Bazen boşta gitti bazen anaryede
Şimdi bir yokuştayım ki
Dermansız dizlerim
Ne yaş/adım
Say ki adımla yaş(a)/yamadım
Kalem tutan ellerim titrek
Hitaba alışık dillerim ürkek
Dimağım bulanık
Nefesim sıkışık
Alarm çalıyor bedenimde
Alameti yaşlılık diyorlar
Bebeklikle başladığım bu yolculuk seferinde
İnişler çıkışlar
Gerçeklere dayalı bir gidiş istedim
Kaymalar oldu toprağımda
Gel gitler oldu kıyılarımda
Peki, söyle umduğunu buldun mu sonunda
Yıllara direnirken aklım uçtu
Hayal dünyam yok şimdi
Gerçeklere dönmüş yüzünü
Söyleyebilmek için son sözünü
Göstermiyor etrafına hakikat yüzünü
Ömrün muhasebesini tutuyor gizli bir el
Sığınmış himmetine, varlığının sebebi O yüceye
Düşmüş başı önüne almış geçmişin giz defterini eline
Açmış yüreğini, dökülüyor dilinden eyvahlar
Avuçları ıslak gözleri yanık
Keşke keşkeleri olmasaydı pişmanlık
Tertemiz bakmaya başladığı o aynaya bakınca
Neden şimdi bulanık
Baktıkça kırılıyor görüntüler
Geçip gidiyor önünden hızla
Heyecanla beklediği mevsimler
Şimdi kırık dökük ardından bıraktığı günler
Aynalar vurmayın bu kadar acı gerçekleri yüzüme
Ne olur bir kerede baksaydınız beni var eden özüme
Siretimin güzelliği olmasaydı yansır mıydı yüzüme
Aynalar bu söyleşim ders olsun bundan sonraki gidişime
Bir daha ki bakışımda gerçeği vurmayın bu kadar acı yüzüme
Anladım takvimlerden bir yaprak daha düştü aleyhime.
Melek… 26 Aralık 2010 Pazar
5.0
100% (3)