Alçak ruhlu olanlar para arar, yüksek ruhlu olanlar ise saadet arar. ostrovski
Fadıl Oktay
Fadıl Oktay

Fakirlerin Öcü ve Yemin

Yorum

Fakirlerin Öcü ve Yemin

( 3 kişi )

3

Yorum

2

Beğeni

5,0

Puan

1761

Okunma

Fakirlerin Öcü ve Yemin

“nedir bu gözlerimize çöken al kanlar
-yoksa bizi gördükçe aynalar mı kanıyor -“




aslında biz hep kimsesizlikten hüküm giymişiz usta
tahliyemiz ise hep ertelenmiş bahar akşamlarına kalmış
bak bu mandalina kokuları eskisi gibi keskin değil
bak eskisi gibi değil bu insana kurşun sıkan gölgeler
bundan gayrı kim duysa tanır bizi küfrümüzden
çün rivayete yazılmazmış intikam yarası hikayeler
çün olmayan bir öznenin yüklemi olmuşuz şcümle aleme
bil ki bundan böyle her kaldırım herkesi taşımaz
bıraktık mevsimi artık şairler biçsin -biz böyle de iyiyd ik oysa-
bulvarlarda kemancılar vardı ve gitar çalıyordu çocuklar
köylerden yanık türküler duyardık ve neşeli saz sesleri
derken akasya ağaçları küstü once kendi öz toprağına
sonra biz turnalar geçerken seyretmez olduk kendi göğümüzü
be hey yüce dağların koyaklarına düştüğü tenha yollar
be hey buğdaya rahmet diye düşen gencecik yağmur
be hey sen henüz ve daha hiç ezilmemiş son güzel menekşe
be hey ateş böceklerinin ısıttığı kimsesiz orman kuşları
oyy bin yıllık sancıya bin kurşun mu sıkılırmış-acımadan sıktılar

adresimizi soranları ne gördük ne duyduk-duymadık usta-
biz ilk sevgilimizin gülüşünü hep eski yazlarda unuttuk
meğer hüküm yalnızlıkmış bizim gibi fakirlere biçilen
kan ve ter içilen fabrikalarda kendi ciğerlerimize katran olduk aktık
bak yine büyüyor ekinler ve bak yine serpiliyor turunç
bak bu lif lif ayıkladıkları bizim öz be öz fakir hayatımız
varsın sürgünlere eşlenip dursun bu hazin ve kırık yazgımız
özgürlük için çoban ateşleri yine yanacaktır kıyı boylarında
yine sevinçli şarkılar söyleyecektir seferden dönen gemiciler
biz hiç o şarkı söyleyenlerin içinde yokuz –zaten hiç yoktuk usta-

durmadan homurtularla devamlı ölüler sırtlanıyor sokaklarda
biz değildik yavuklusuna sevinçli bir telaş içinde koşan gençler
bize yakışan avlu ve köprülerde bir sokak iti gibi vurulmaktı belki
keşke çok okşanmaktan parçalanmış bir karanfil gibi ölseydik
güya lodosla savrulan badem çiçeklerini kovalayacaktık daha
belki sevişirken gözleri iki çilek olan kızlarla yatacaktık
artık varsın kendi damarına zehir olup aksın bu yakarış
çün ölüm yoksul bir melek duasıdır penceremize vuran
çün o ölüm ki acıyla omuz omuza yüklenip kapımızı kıran
şimdi tüm eşiklerde geçitlerde sokaklarda ve bozkırlarda
artık malumdur eşkalimiz muntazaman fişlenmiş ve uluorta
gayri sicilimiz faili meçhule hazırmış-bundan şeref duyarız usta-

yani onlar geldiler ve bu mezarları bizim için kazdılar anladık
defnedecekleri özgürlüğümüzün şerefli gömülüşü olacakmış
geldiler ve zaten derin yaralarla dolu çilekeş kadınlarımızı ağlattılar
o ezelden beri taşıdıkları büyük hırs ve büyük kinleriyle geldiler
birbirlerine bakmaktan korkan yılık ve çakal yüzleriyle
mutluluklarını kıskanıp durdurdular fakir çocukların oyunlarını
Anadolu’nun bozlaklarını okyanus ötesinden trompet çalarak bozdular
bunlar kendi alacakları intikama epey inanarak geldiler
ama intikamın bir sonraki öfkesini bize bırakarak
-yeminle, bak işte bu çok daha korkunç usta-


Mert Metin/ Fadıl Oktay

Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (3)

5.0

100% (3)

Fakirlerin öcü ve yemin Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Fakirlerin öcü ve yemin şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Fakirlerin Öcü ve Yemin şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Devin Karaca
Devin Karaca, @devinkaraca
30.12.2010 00:09:35



Hani pencere kenarına konan güneşi vardı evlerin,
Umutla ipe dizdiği biberleri kuruturdu annen..
Guguk kuşları hiç affetmezdi hani saat yedi on beşleri vurmayı,
Baban, bir elinde nar poşeti, ötekinde sıcak ekmek kokusu;
Siyah beyaz fotoğraftan
Siyah beyaz bir fotoğrafa çıkagelirdi hani..



O ilk aşkın içinde açtığı yerlere düşmek yerleşkesi,
Avuçlarında bir koca çınara tutunmadan ayağa kalkmak yalnızlığı..
Ciğerlerine kadar gıcıklaması sevgilinin saçlarında limon çiçekleri,
Hani duvara dayadığında sırtını ve yunduğunda gözlerini;
Tam kalbinden vurmak üzere gelir dizilirdi karşında anılar mangası..



Bu sesler şairim, bu sesler deli bozlakların depremi değil mi ?
Kozanda pamuk biçen bir kızın ellerinden su içerken
Göğünü bırakıp gider ya turnalar..
Hani en güzel
Anadolu'ya doğru tarar ya saçlarını
Lay Lay Dilayla ?



İşte orada anlat bana şairim
Anlat işte
Tam da
O
Köşebaşından
En yakın
Nasıl çıkılır çocukluğumuza ?







Hoşgeldin..















yudumyunus
yudumyunus, @yudumyunus
29.12.2010 16:57:28
5 puan verdi
Bir hengamedir tarihin sayfaları, bir saltanattır bu günlerde yaşanan, ve yaşanmayacak bu saltanat gelecekte, hangi
saltanat ebediyete kadar sürdü ki; benim yurdumda da sürecek..

Bir ışığım şimdilerde yol ortasında cılız ve titrek, kaç ışık yollara döküldü dökülecek ve ışık ışık dalgalanacak benim önderliğimde, tokmağım büyük tokmağım gürz misali çaldı bir kez tamtamları hangi güç artık dur diyebilecek hangi
rüzgarın gücü ışığımı söndürmeye yetecek, biz yandık usta, bizim ışığımız bizi yakanları yakacak, bizim elimiz toprak altında olsada umuda yol gösterecek, ve umuda koşanlara verilecek.. Diyordu şair şiirin mısra aralarında..

Güzeldi anlamlıydı ve okunulası ders çıkarılması gereken bir eserdi, kutlarım şairi vede şiirini TEBRİKLER..

yunus karaçöp..yudumyunus
Selahattin YETGİN
Selahattin YETGİN, @selahattin-yetgin
29.12.2010 14:14:39
5 puan verdi
yani onlar geldiler ve bu mezarları bizim için kazdılar anladık
defnedecekleri özgürlüğümüzün şerefli gömülüşü olacakmış
geldiler ve zaten derin yaralarla dolu çilekeş kadınlarımızı ağlattılar
o ezelden beri taşıdıkları büyük hırs ve büyük kinleriyle geldiler
birbirlerine bakmaktan korkan yılık ve çakal yüzleriyle
mutluluklarını kıskanıp durdurdular fakir çocukların oyunlarını
Anadolu’nun bozlaklarını okyanus ötesinden trompet çalarak bozdular
bunlar kendi alacakları intikama epey inanarak geldiler
ama intikamın bir sonraki öfkesini bize bırakarak
-yeminle, bak işte bu çok daha korkunç usta-

............
Çoğul bir hengamenin düş salıncaklarına yuva yapar kırlangıçlar, mevsimsiz eylemlerin kanlı ovalarından aç kalktıkça. Yarınsız düşünüşlerin dar geçitlerine pusu kurar eşkiyalar, biz yürek yakarılarımızı meydanlara şiirlerle kazır iken. Bütün suretlerin miadı eskidir, kangren bir avcı silahı gibi ışıldar güneşte aşk, umarsız düşünüşlerle yazgımıza üşür iken...
Tebrikler dost. Yürek sesin ısıttı doğduğun yerleri...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL