6
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
2012
Okunma

Dilimi kes, kopar, at!; ama dokunma dile
Lazımdır dil kalbime; çektirme bana çile
Dilimse leşe dönmüş, kuzgunların önünde
Bu bülbülün feryâdı, bu leşedir bu gün de
Gönlümü mest ediyor, bülbüllerin âvâzı
Hissi olan sevmez mi, âvâz-ı dilnevâzı?
Anlamasak da onu, dinleriz bu hayvânı
Âvâzı nevâz eder, pas tutmamış revânı
Çözmeye çalışırken, Batı, kuşların dilini
Bizimkiler kırar hep, bu bülbülün bâlini
Aslında kendileri, anlamaktan âcizdir
Âcizlerin yaptığı, tek şey dile tacizdir
Neymiş dili ağırmış, nâdîde Divânımın
Çalışmaya hevesi, yok edîb civânımın
Ecdâda kinle dolu, kalpteki sarnıçları
Bir nebze İslam’adır, içindeki hınçları
Dilini kopar ondan, yeter dini tahribe
Yüzyıllar sonra olur, bir hilkat-i garibe
Dilini kopardınız, bu zavallı bülbülün
İsterseniz hâline, maymunlar gibi gülün
Gülzâr-ı edebiyat, şuâraya mezârdır
Lisânlarını tenkîd, rûhlarına âzârdır
Soner Çağatay / 28 Aralık 2010 / Wuppertal
Kelimeler:
âvâz-ı dilnevâz: gönül okşayan ses
bâl: kanat
revân: ruh, can
nevâz: okşamak
âzâr: işkence, azap
5.0
100% (7)