(bir ayyaş)


!

boşluğa asılı
bu yuvarlak meyhanede
bir şeyler içimizde
ilerlerken dönüşsüzlüğe,

siz, sabrın çürüttüğü bir masa eskisinde
biz, yer-yer sancılı ve sizin kadar pis
çünkü sularımız aynı sular
aynı cehennemden etimiz
gerekirse el ele verip yer değiştiririz
siz yer-yer sancılı
bizse bir masa eskisinde
bense hem çürük hem sancılı
ikiden bir düşer gibi
kalırım bu meyhanede
hepinizle, pis pis

!!

bir şey lazım sizi sizden
beni hepinizden ayırmaya
mesela azgın anında
pembe donlu şövalye
dişlenmiş memeleri
çok yıpranmış kalkanı ile ;

-’hey siz! meyhanedeki kralları seçin
dikin kıçlarını ilikleriyle
kan kandan çıkana dek dikin
bağırtın özgürlük özgür kalana dek ’

ya da iki kalkan
iki koca memeyle
uzun saçlı güzel bir şövalye

-’önünüzdeki şeytanları çıkarın
tarih siz olana dek almayın içinize
hey siz çok kutsal orospular
korkmayın şeytansız bir ömürden’ demesi

gibi bir şey..
yoksa bir meze tabağında
bir kadeh rakınızla
geçmiyor hayat,yaşamakla

!!!

evet bir şey lazım şu meyhaneyi coşturmaya
şey
mesela bu meyhane tanrılarını
yakmak gibi bir şey
mesela bu lortları
bu küçük, parlak prensleri
sikmek gibi bir şey
varmak için kendimin yakınına

ve ‘hani benim ağzım var çiçekten
ve dilim, arı iğnesi gibi
kavgalar gerek
sofrasında güneşi ve balı olan
başka bir sabah için

yoksa bir kabir şivesiyle
ama bu boğan nefesle
geçmiyor hayat
yaşamakla


!!!!

sıratlı hikayeleriniz var sizin
binlerce kuş ölüsü düşleriniz
tanklar dolu korkularınız
içmeden unutmalarınız
ah içince unutmalarınız
ve gereği gereksiz sabrınız
ve daha neleriniz var ulan sizin
kendime giden yol üstünde
ağırsınız
yavaşsınız
bitmeleriniz bile bir başlangıç


bir yerde silinmeniz gerek
kendime varmam için

imgeyle sulanan karanlığım
şiire düştükçe çoğalan ağrılarım
yontuyor aydınlığımı

oysa bir can değil mi varacağım
bir can
sizden almadığım

a çok mu duygusalım
nazında mı yine deliliğim

ah evet deliyim
ah evet zır şiir
ama geçmiyor ki hayat
hep böyle şiirle

ama bu bu o değil
içimizde ilerleyen
dönüşsüzlüğe