20
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
2309
Okunma

sandığın gibi değil
ümidimi kesmedim henüz
aksine kamçılandı
tasavvuru güç tahribatta kalbim
şimdi
nefes al ver kayra
gün
miadı dolan sokaklar gibi sessiz
taş düşse zıplıyorum havalara
kurt kuş özlüyor seni
tanrının avuçlarına bıraktığım ellerimden yakala
kendin ol göğsümde kayra
benliğini bırakıp ruhumun yangınlarına
şimdilerde
asude baharlara firari koşuyor mevsim
dolu yağmış zambaklarım s.o.s çığlıklarında
ay
göz altlarındaki yorgun halkalar kadar yuvarlak
bak önünde durdum, sevdanın aksak ayağıyla
edep, kış uykusundan uyanmadı hala
tüm söylentiler ihanet kokuyor buralarda
ve münasip değil bilmelisin
sana beni unutturan o beyaz tenli kadınlar
bak aynaya
cehennemle cennet arasındaki ince çizgide asıyorsun kendini
zavallısın aslında kayra
hanidir
har gibi yanan dudaklarımın sıcaklığına değmemiş tenin
sünepe bir akşamüstüne mi saklarsın gelişini
bana mısın demiyor vuslatın göğsüm yerle bir
amiane tabirlerle anlatıyorum seni bir yabancıya
salaş meyhanelerin son deminde kırıyorum kadehi
sesli ağlıyorum kayra
sulu sepken bir yağmurda bırakıp kirlerimi
tut hadi
gecenin fönlü saçlarından tut
dudaklarımın nemiyle ıslattığım rüzgara çevir sırtını
içini sıvazlarken mumya yüzlü kötü karakterler,
bir karar ver
acıtır yürek taşını
gitmekle kalmak arası med cezirler
koşma kayra yavaşça benim ol
sırtımdaki portakal kokulu çukurdan yakala belimi
ve
kus ellerimin çanağına mideni bulandıran pişmanlıkları
ay yarı oldu
titriyor kalemim
birden fazla yemin bozdum, iman tahtamda
ölmedim
sensiz ölemedim kayra
Çiğdem Parlayüksel
5.0
100% (21)