1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1495
Okunma

siz hiç kayboldunuz mu kalabalıklarda
bir dağ başı yalnızlığı kadar üşüdünüz mü
öldünüz mü, gömüldünüz mü caddelerde
ben
yalnız
gömüldüm
üşüyerek
kayboldum…
siz hiç ağladınız mı nedensiz
savruldunuz mu bir kül gibi yüzlere
yüzünüzle her buluştuğunda
mendilleri kanattınız mı
ben
kanattım
mendillerle
savrularak
küllere…
ya her yolculuğunuzda kaldınız mı aynı yerde
kalanların yanlarında yani gizlice
ve gördüğünüz mü gerçekleri
kalanların ardınızda bıraktıkları derdi
ben
kaldım
gidemedim
gerçeklerimle
dertliydim…
siz göklere yumruk tutup ısındınız mı
üşüttünüz mü cellatları uykularında
kekemeliğin sınırında lâl oldunuz mu peki
ben oldum
bir
“deniz”le
ısındım
bir
“kaya”da
lâl
oldum…
peki hiç kırıldı mı dallarınız
bir ağaç gibi değil
bir orman gibi her yerinizle
yakıldınız mı, ısıtarak üşüdünüz mü
ben
kırıldım
ısıttım
ve
üşüdüm…
peki canlarınızın mezarlarında sohbetini duydunuz mu
ya hiç ölüme bir soluk adımla yaklaştınız mı
peki ölüler muhabbetinde siz hiç sarhoş oldunuz mu
pınarlarına inebildiniz mi o anlar gözyaşlarınızın
ben
duydum
öldüm
ve
sarhoş
gibiydim…
peki sizin hiç yazılarınız kayboldu mu
yakıldı mı tedirgin bir bakış ile ateşte
gecelere sordunuz mu sözcüklerinizin akıbetini
ve gecelere asılı kaldınız mı, yeni sözcüklerle
kaybolanların arkasına sözcüklerinizle iz gibi düştünüz mü
böylece
ben
kaybettim
aradım
ve
sözcüklerimde
kayboldum…
İRFAN TEMEL
5.0
100% (2)