4
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1420
Okunma

Damıtılmış naftalin kokuları sinmişti
Aralı kapılar ardı boşluklardan
Doğa’ydın
Sahiplenmezdin bunları sen
Tekinsiz bozgunlara karışan
Yabanıl karabatak akşamlarında
Kol kola intihara yürümek uğruna
Ada iskelelerine
Sığındın
Yüreğinde kınında mazlum duran
Bir hançerdi yaşamak
Huzur bulmak için
Yok sayılmış zamanlarda sabır yerine
Ar damarını çatlatmayı yeğleyen
Tecrit edilmiş çam gölgelerine vuran
Uyurgezer ve bakir
Çetelesiz düşlerin vardı
Onlar sustukça yalpalayan dalgalarla
Ten sarkaçlarını gere gere hesaplaşan
Yalnız pörsümüş aşkın iliği tutmazdı
Yürek teğelleri
Dili çözülür müydü
Avucunda sakladığın bedevi muskalarının
Tutuşturulur muydu bir kez daha
Kül altında soluksuz bırakılan çıra
Sahiplendiğin boşlukların yüzüne
Teker teker ve son kez çarptı
Naftalin kokularına hasret bırakılan asi kapılar…
Öyle bir deniz’sin işte.
Öyle bir doğa’sın işte
Değil
mi
Necdet ARSLAN
5.0
100% (6)