5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
935
Okunma
“Dağlar gerçit verin konup göçeyim
Bir daha bu ellere gelmeyesiye
Bağrıma hançerin salan elleri
Bir daha dönüp de görmeyesiye”
KARACAOĞLAN
gökyüzü bulutlu, pusarık bir gün,
çakan şimşek yağmura bir alamet.
hıçkırık, ağlayış, iç çekiş ve ün
peron baştan başa sanki kıyamet.
acılarla gıcırdayan bir katar
vagonları bilinmeze yönelik.
içeride nemli gözler, bakışlar…
ve bir soru: bitecek mi kölelik?
yağan yağmur, giden trenin ardınca
el etmeler, kıpırdayan dudaklar.
acı düdük narasını atınca
ateşten gömleğe dönen uzaklar.
ıssız peron… lamba -sarı bir gülcük-
söylenmez sırların sırdaşı sanki.
ışıklar altında parlayan gölcük
sahibini soran gözyaşı sanki.