16
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
3186
Okunma

*Afet-i Yekta
Bir güzel gördüm ki, âfet-i yekta!
Gözleri bir âlem, bakışı bir hoş...
Bambaşka bir tat var elma yanakta,
Bal dudaklarını, büküşü bir hoş...
Çözülünce saçlar, rüzgâra karşı
Süpürür o saçlar yedi kat arşı.
Mahalleli hayran, hayran tüm çarşı
Zülfünü gerdana döküşü bir hoş...
Göreni çarpıyor, fidan boyuyla
Gönüller çeliyor, ince huyuyla.
Asla vazgeçilmez, asil soyuyla
Gonca güller gibi kokuşu bir hoş...
O nazenin duruş, nasıl bir hilkat!
Kalmaz ki mecâlin, kesilir takat.
Giymiş ipekleri, bembeyaz kat, kat
Eteklerindeki nakışı bir hoş...
Eşi yok o ince hilâl kaşların,
Gücü yok atılan bütün taşların.
Göz pınarlarına dolan yaşların,
Ahu gözlerinden akışı bir hoş...
Takmış takıştırmış, ne varsa elde
Baygın, baygın bakar koca bir belde.
Özenmiş yaratan, kıskanma gel de,
Saçlarına güller takışı bir hoş...
Gülünce, gözleri gülüyor önce
Akıla zarar bu güzellik bence...
O zarif parmaklar, ne kadar ince
Ellerine kına yakışı bir hoş...
Yüzünde bir nur var, sanki afitap...
Çevir çevir oku, bitmez bir kitap.
O tatlı lebinden dökülen hitap,
Boynunu bir yana, yıkışı bir hoş...
Antalya-2010/11
Halil Şakir Taşçıoğlu