30
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
2594
Okunma

merhaba
günaydın
yüreği bayram yeri olan güzel insan nasılsın?
bu gün güneşle birlikte açıldı gözlerim
pencereden bakmaya korktum önce
sonra uzun uzadıya uyuyan bir deniz
ve kıyısında tekneler
ben oturmuş çatıda
bayramın ikinci gününü soluyorum
oysa ben her geçen gün soluyordum
sahi neydi benim rengim
gözlerim neye çalardı
kim çalardı kapımı bu saatten sonra
içimdeki boşluğa düştü bir uçurtma
çamura bulaştı ellerim
yağmur yağmamıştı oysa
oysa kuşlar kanatlanmamıştı içimde
içimde kimsesiz bir çocuk ağlamamıştı
ben kimseleri gözü yaşlı bırakmamıştım ardımda
ardımda binlerce namlu
bana doğrulmuş durumda
ne dindirebilirdi şimdi içimdeki sıkıntıyı
sulara vuran ışıltıları kiminle bölüşebilirdim
kimi uyandırabilirdim sabahın erken saatinde
hangi kapı yüzüme kapanmazdı
bunları düşünürken
yüreğin geçti gözlerimin önünde
sonra tüm arsızlığı toplayıp geldim kapına
zili çalmadan girsem
kapın açılır mıydı yoksa
yoksa içindeki boşluğa mı düşecektim birazdan
birazdan kim sarılacaktı boynuma
kim gözlerinde baharları taşıyacaktı
ellerimdeki çiçekleri nerede unutmuştum bir hatırlasam
bir hatırlasam kendimi nerede unuttuğumu
en sona sana benzer bir akşamı uğurlamıştı gözlerim
en son saçlarının ardından dökülmüştü düşlerim
o sokağın sessizliği sesimi çalmıştı
çaldırmıştım kendimi yalancı baharlara
ben de bir bahardım ayazlardan önce
ben de bir gül
ben de bir çiçek
en az sende solmayı bilecek kadar aşktım
aşıktım gözlerine
gözlerin
gözlerinden gidemiyorum ötelere
İsa İnan
‘’tüylerini döker içimdeki kuş cıvıltıları
unut
öpüşürken başı dönen zamanları ‘’
Hasreti isa
kanım çekiliyor bir yerlerde
etim tırnaklarımla vedalaşıyor
su serpiliyor yüzüme
açıkta kalmış bir besleme gibi
titriyor yüreğim
ağlayan bir şeyler var içimde
gönül yarası derlerdi eskiden
kırılmış bir dal gibi
sessizim
ne yana devrilsem
gölgemin altında kalır düşlerim
bu toprak bana helâl kılınmıştır bir kere
sol yanımdaki kuşlar yağmura yakalanır
bir deniz bırakır bana rengini
yıldızları sayamayacak kadar döner başım
oysa ben bir hiçim
alın işte bu da kanıtım
kanatırım kendimi bilmediğim türkülerle
ellerinde çakıl taşlarıyla
çocukluğum çıkagelir
bir dağ çatlatır kendini
kayalar üstüme devrilir
umudun ne kadar yaşayabilir seni
dilin dolanır
bir aşk sende sınar kendini
bütün kayısılar güneş yanığı
şaraplar kaçak imbikten damıtılmış
içmesem
Hayyam geçecek gözlerimin önünden salınarak
içimde bir zemberek boşanır
uğurlarım kendimi bir istasyondan
dualar ortasında kalır ellerim
azaltırken beni çığlıklarım
çokluğum
yoksun
solar bütün renklerim
karanlığa kalır hayat
savunmasız kalır gülüşün
ben oturur
yalvar yakar seni düşünürüm
yine boynundan öpülür
beline dolanırım
bir gemi kalkar masallardan
aşk alevlenir içimizde
sana koca bir ömrü bağışlarım
oysa
dilimin üstünde taşırdım seni
yüreğimin zulasında
bedenimin yongasında taşırdım seni
şimdi tersine mi dönüyor dünya
bağışlasın beni bir bebeğin ağlaması
sen bağışla beni sevişmelerimizi yarıda bıraktığım sevdiğim
oyun bitti
bağışla
tüylerini döker içimdeki kuş cıvıltıları
unut
öpüşürken başı dönen zamanları
oyun bitti
İsa İnan
iki bin on on sekiz kasım / sensizliğim kadar ağlarım...
5.0
100% (27)