37
Yorum
10
Beğeni
0,0
Puan
2444
Okunma


Hangi rüyadan çıktın ve geldin hangi bağdan
Firdevs’i hatırlatan anlatılmaz kokun var
Ya da hangi diyardan ve de hangi otağdan
Hangi iklimden kaldı sana bunlar yadigâr
Sahi çok mu yoruldun kanatların yaralı
Yok muydu yüreğinde vuslata duvakların
Gamze yanaklarında sanki hüzün sıralı
Ondan mı titreşiyor kan kızıl dudakların
Bak ellerin değerken beynimde koptu nara
Uzatsaydım ruhumu geldiğin yollarına
Senin için atardım bedeni yardan yar’a
Hasret kelepçe vurdu sensizken kollarına
Ne türküler söyledi ne anladı yol beni
Ufuklara bakarken saplanırdı gözlerim
Ta ezelden gelirmiş meğer bunun nedeni
Ondan seni görünce bükülüyor dizlerim
İlk aşk ilk sevda diye söz vermişim ezelden
Bu yüzden bekliyormuş ruhum edvara inat
Ondanmış her nefeste haber beklemem yelden
Şimdi ya kal benimle ya da benliği kanat
Ben zamansız karayel sen başaklar kadar hür
Erguvân kadar narin sümbül kadar güzelsin
Al bu yorgun gönlümü çakıl taşlarına sür
Güldürsen de bir gülüm öldürsen de özelsin
Öyle bir efsûnsun ki ne kaçış var ne varış
Çatlamaya hazırdı sensizliğinde damar
Sezâdır senin için gözyaşına yalvarış
Söyle nasıl yaşasın sensizken kalb-i bimâr
Ah be gözleri karam maznun gönül ışığım
Bilemedim senmişsin ömrümün bir yarısı
Ben sende sana değil içte sana aşığım
Bu yüzden nihayetsiz bu yaramın yarası
Yüreğim bölük pörçük ifadeler perişan
Söylemeye gücüm yok anlayabilsen keşke
Işkına pervaneyim gönüllüyüm gül-feşân
Otağ kursan ne olur sana ait bu köşke
Bir on yıl olsa idi belki de bundan önce
Sevdiğimi söylerken yanmazdı böyle canım
Hiç tereddüt etmezdim seni böyle sevince
Titrerdi gözlerinde söylerken heyecanım
Ellerin ellerimde gözlerine bakardım
Sen behrâmım olurdun ben gözlerinde buğu
Gölgenin gölgesine bir su gibi akardım
Birlikte kaldırırdık o zaman aşkta tuğu
Sanki öksüz gibiyiz ağlayan iki kandil
Ya da deniz feneri sen beyazsın ben siyah
Bilmem var mı ben gibi böyle aşka muadil
Yapar mı benim gibi her gün vuslata semâh
Seni düşündükçe can daha artardı acım
Hani kara gecenin güne hasreti gibi
Bir bilsen ki ben sana bilsen nasıl muhtacım
Tek bir defa yâr demen şâd eder bu hatibi
Olsun be karagözlüm dilersen sevme beni
Yeter ki gözlerimi terk etmesin hayâlin
Sen tar-u mâr ömrümün en nadide gülşeni
İstemem ki can bulsun gözlerinde melâlin
Mecrasını kaybetse yine akarda pınar
Belki kıyı ağlatır inleyen buruk sesi
Söyle nasıl yaşasın sensiz kalırsa çınar
Dar gelmez mi göğsünü sıkan hicran kafesi
Hep yanımda ol emi uzakta olsan bile
Kendimi avutayım belki severse diye
Yeter ki gözlerinden bana bir hâle kalsa
İşte işte bu derim ömre bedel hediye
Kalbimden daha yakın elimde gülen resim
Küllerimi denize savurdu gülen simâ
Korkuyorum yâr derken ya kısılırsa sesim
Arkasına bakmadan çekip gider mi huma
Varsın ağyâra düşsün yokluğumla bin neşe
Anlama bilme ne gâm belki bu gizli veda
Oysa nasıl hasretim beni yakan ateşe
Bırak yazdıklarını yine yaksın bu geda
Say ki bir masaldı bu meftûn ettin yeline
Her satırın içine mührünü yurdu yüzün
Belki de bu şiirim dokunamaz eline
Gece eşi olur mu hayat dolu gündüzün
Eyvah eyvah ki eyvahh yine yarım kaldı düş
Kervancı aldı gitti sana ait ne varsa
Saç telimde çığlığım ölümüne bir gülüş
Dökülen çığlıklarım bari elimde dursa
Bu gün yine yollarda akreple yarışırken
Bilmelisin yaşarken yaşıyorum mahşeri
Yavaş yavaş ümidin gözleri kırışırken
Boynu bükük gidecek son akına Makberî
Makberî – Ahmet Akkoyun….15/10/2010….21:20……İst