8
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1507
Okunma
bir düş değildi
ki kabustanda öte bir şey gibiydi
kan ve ter içinde öylece...
neyse ki erken uyandım
zar zor olsada biraz...
ağzımı dayayaraktan musluğa
su içtim
bir damlası soluğumda...
ve sonra bir mendil aldım masadan
yüzüm ki hala soluk...
işlemesi parmaklarımın ucunu tetikleyerekten...
taa önceden yaşanmış bir sonbahar gününü anımsattı bana.
ve yeniden damlacıklar yüzümde belirdi
soğukla sıcak arası
oysa ufak bir kazaydı sadece
yada bir tesadüftü...
ki hala çiziklerini taşıyorum
bir anlık dalğınlığımın...
ehliyeti nerden almışsın diye sertçe çıkıştığımda
manav’dan değil her hal ! demişti...
yaralarıma aldırmadan gülümsemiştim o an,
ve o da tebesüm etmişti
başımda ki yarığı mendiliyle sararken
o gün bugün hala mendil her elime iliştiğinde
başımda bir ağrı öylece dönüp durur
ve sanki, az önce olmuş gibi her şey...
hala ara sıra
o iki yıl önce ki
kazanın olduğu yere düşer gözlerim
ve dalgınlığıma veriyorum
ve sende öyle yap bir kez olsun
bilerekten düş yollara
ve ister manav’dan olsun
ister bakkal’dan...
yalnız bu sefer daha dikkatli ol
yemin ederim ki-
hala başımın ağrısından kabuslar görmekteyim geceleri...
bugün aylardan Eylül
henüz daha erken biliyorum
yapraklarını dökmek için ağaçların...
derken,bir araç hızla asfaltı yalayaraktan
yanımdan geçer
frenin sesiyle bir olur azarlama... camı inmesiyle arabanın
öleceksin ulan ! öleceksin...
dalgınlığıma verin ne olur...
5.0
100% (9)