15
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
4037
Okunma
Ne kadar uydurulmuş bir hikaye olsada
içinde doğruları barındırıyorsa, düşünülmesinde fayda var...
Hakim sordu, adın ne ?
Yılmaz dedim;
soyadın, yılmaz
memleketin, malazgirt
ya mesleğin, mesleğim mi ?
iş bulunca söylerim..
nasıl yani, dalgamı geçiyon sen,
hayır efendim ne haddime...
şimdi mesleğimi söylersem iş bulmam imkansızlaşır
ondan olsa her işi yaparız deyişimiz...
saçmalama, dedi hakim..
Peki neden bu suçu işledin ?, suçmu dediniz ?
hangi suçu işlemişim söylermisin...
fırından bir ekmek çalmışsın, yalanmı ?
doğru, ne diyebilirim ki
onurunu ayaklar altına alıp bir ekmek dilenmekten se
emanet olarak almayı yeğlediğimden olsa gerek.
meğer bunun adı da hırsızlıkmış, yüzüm kızardı..
yüzsüzlüğümden değil herhalde...
Gereği düşünüldü, ayağa kalkın
yaz kızım; sanık, yılmaz yılmaz
bu tarihte yaptığı hırsızlıktan dolayı suçlu bulundu..
ve cezası 18 yıl 5 ay 4 gün olarak kararlaştırıldı...
neyse, bizi cezaevine götürmek için
ring aracına bindirdiler, benden hariç iki suçlu daha vardı araçta
onlara, ne kadar ceza aldıklarını sorduğumda
birisi kuyumcuyu soyup ve yaralamaktan iki yıl
diyeri, tezavüzden üç yıl ceza almış
bana suçun ne diye sorduklarında, yüzüm yine kızardı
yüzsüzlüğümden değil ha, yanlış anlamayın
adam vurdun dedim ben" 18 yıl hüküm giyeceğimi söyledim
diyer iki suçluda haketmişsin canım dediler, bu kadar cezayı...
oysa bir bilseydiler neden yattığımı, belkide alay ederlerdi diye
doğruyu söylemek gelmedi içimden...
"Adalet, mülk sahibinin tekeline girdiğinden beri
bir yanı hep ağır basıyor kefenin...
Malazgirt’li