kararı alınmamış bir davanın
hükümlü sanığı bendim
sitare parmaklıklı hücreme
sonsuz voltalar bıraktım
güneşi soğuk yüzlü betona bıraktığı
gölgesinden tanırdım
sayısız kapılar açılırdı kafesimden ki
var la yok arasında
o bıçak sırtı muammaya
içimi koyu siyahlara boyayarak
kaçamazdım.



bir gece
eylül’ün son yaprağı muştu düştü gözlerime
sağdıkça hayatın yeşil yüzlü nevbaharını
tadılmamış sarhoşlukla soyundum kabuğumdan
yeni bir dünyaya kim zıbınladı beni
yatalak kırk dökük tükenmişliğimi
mazinin yüzüne fırlatarak
az daha gökyüzünü yerinden söktüm
ardından
saçları geriye kaldırark
vuslatı kaşlarının tam ortasından öptüm



asude bahar iklimleri çiçekleniyor ellerimde
yüreğim neden titriyor Rabbim
damarlarımda sazların uzun peşrevleri yorulurken
dilimde hoyrat türküler
o aklımdayken



// can evimde dindi fırtına
artık her yer güneşli
seviyorum seni gülüm
kanlı ateşli//




Faruk Civelek