16
Yorum
10
Beğeni
0,0
Puan
4409
Okunma

tam da şu karede
eski bir Türk filmi kıvamındayız
sen mecburi bir evliliğe ağlayarak gidiyorsun
benimse gözlerime sigaranın dumanı kaçıyor
hadi git diyorum
bir bardak yalnızlık olsun benim ömrüm
dilediğin kadar mutlu ol
ben senin için yavaş yavaş ölürüm
sakın ha aklına düşmesin gölgelerim
ellerimizin şarkı bestelediği sokaklarda
tebessüm ekerek yürü
hangi sahilde soğuk algınlığı aldığımızı
hangi çay bahçesinde demlendiğimizi
ve hangi karede tek beden olduğumuzu sakın hatırlama
ben senin için bütün bir filmi tek başıma oynarım
yüzüne bakarken
kalabalık bir istasyonda kalbini raylarda bırakan
bir kadın hatırlıyorum sadece
sense uzun uzun bir yabancıya bakıyorsun
kendi suretimde ağlayan bir ayna oluyorum gözlerinde
kirpiklerin her düştüğünde yüzünde çiseleyerek kırılıyorum
kalbim akordsuz bir gitar kutusu
her notayı öfkeyle basıyorsun
oysa ellerini bırakırken
aklımdaki her notayı sana bağışladığımı bilmiyorsun
muhtemelen aradan uzun yıllar geçecek
eski bir parkta göz göze geleceğiz
ben yalnızlığımı kırık bir salıncakta sallarken
sen adımı verdiğin ilk çocuğuna
bir vicdan azabı gibi sesleneceksin
içinde dağdan bir öfke olacak
ama hayatıma senin adını verdiğimi hiç bilmeyeceksin
Faik Danışman