64
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
4460
Okunma


hiçbir Ay’da doğdum
beni içinde yalnızlık geçmeyen bir şiirin kalbine gömün
Annem diyordum Nisan’a
gözlerimdeki yağmurla içimdeki çöle umut taşıma telaşıydım
dudaklarımın çatlağına konan her damlayı yorup seraba
kumlara karışan her gölgeyi sen sanıp öpüyordum
emanet iklimlerden tel örgü taşırken gecelerime zebaniler
bitmeyen öyküme özgürlük hayalleri gömüyordum
kırılan kanatlarına ışık ararken gök kubbede yıldızlar
ipini terk etmiş her uçurtmanın oğlu olurdum
Ay düşmüş doğarken yüreğimin üstüne
hangi harfe imdat çığlığı olsam
başıma leş kuşları konardı
tutulsam gözlerinin rengine
sanki kıyamet kopardı
babam hep hazirandı
içindeki düşmana barış aşılama savaşında yenildi
tetik parmağına güvenirdi en çok
bir cehennem giydirip çocukluğuma
olmayan cennetine koşardı
nerede sisli bir karartı görse
omzuna bir dağ alıp eşkıya dolaşırdı
güneş ne zaman bir bulutu arkasına alıp kaybolsa
kendine yatacak bir mezar bulurdu
ben hep eylül ertesiydim
ne vakit satırlara yüklensem
kalem ikiye bölünürdü
ne vakit birine seviyorum desem
ertesi gün ölürdü
Ay’ın bulanık yüzünde yaşıyorum şimdi
beni hiçbir Tanrı aramasın!
Faik Danışman
5.0
100% (12)