59
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
4582
Okunma


dudakları ikiz bir kadere soyunurken
gözlerinin içi gülen yalın bir fotoğraf karesiyiz…
hani ‘’ne zaman gözlerine baksam ağlıyorum’’derdin ya konuşurken
anladım ki…
bu hayata birbirimizi sevmek için gelmişiz
ben seni en çok
sabah dudaklarını aç bir çocukluğa uzatıp
göğüslerinden mutluluk şarabı içerken seviyordum
aldırmadan takvimlerin dolu yaprağına
rüzgardan kanatlar bağlayıp
bitmek bilmeyen yolların ayağına
hesap etmeden adımlarımın sarhoşluğunu
delice sana koşuyordum
ben seni en çok
şafağın elleri gülüşlerini toplayıp içime atarken
başak sarısı umutlar doğurmayı seviyordum
yüzüne benzeyen beyaz bir bulut düşmüştü kalbime
içimde yürüyen bütün kuş sürülerini geçiyordum
dokunmadan kabuk bağlayan yaralarıma
nadasa düşmüş bedenime
senli mimikler giydirip büyüyordum
ben seni en çok
denize bakan bir kahvaltı salonunun orta katında
dilinden nefes almış nikotini çekmeyi seviyordum
akıp geçen zamana inat
yüzünün deltasında gemiler yüzdürüp
maviye kürekler çekiyordum
bitmek bilmeyen bir şarkı düşmüştü
adını sayıklayan dilime
dudaklarının tuzunu emen her nakarata
söyleyemediğin sözlerin harflerini seçiyordum
ben seni en çok
bir tren istasyonunun bekleme salonunda özlem çiçekleri biriktirip
gelişinle çiçeklerin solgun mahcubiyetini izlemeyi seviyordum
yaz sıcağında ellerin avuçlarımdan terli bir coğrafya yaratırken
ayrılığa vuran bütün iklimlere kavuşma dilekleri ekiyordum
sen vapurların ardına düşen martıların çığlığını aşka yorarken
ellerinin kokusu sinmiş ekmek parçalarını yutan kuşları kıskanıyordum
ruhum göğüs kafesinde hiç tanımadığım bir huzura çadır kurarken
ben kalbinin derinliklerinde yükselen küçük davullar eşliğinde
aşk bayramına yatan sonsuz bir göçebeliğe soyunuyordum
ben seni en çok
gün batımı rengini gözlerinle değişmeye başladığında
yüzünde beliren özlem kokulu hüzün saatlerini seviyordum
akşamlar kopamayan ellerimizi karanlığa kapatırken
çıkmak bilmeyen bir vedâ sözcüğünün içinde ağlıyordum
gözyaşlarımız ahmaklığa soyunup yüzümüzü ıslatırken
ben sabaha doğacak bir kavuşmanın telaşına yatıyordum
terli bir yağmur içiyordu yaz sıcağında çatlayan tenim
güneşe ıslak bir perde çekip üzerime bulaşan gölgenle sevişiyordum
ben seni en çok
ne çok
çok
seviyor(d)um…
Faik Danışman