13
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
2037
Okunma

Temmuz’dan taşıyorum bahar yeşilini eylül’e
Hesapsız kitapsız borçlanırken yine zamana
Soluk yapraklı ormanları omuzladım gidiyorum
Bulanık güneş üstümde ağlıyor
Umrumda değil sanki hiç bir şey
Yüküm ağır iki büklüm yola girdim
İklimleri tehdit aklımda,yaydan çıkmış ok gibi fırlıyorum
Boynumda canlı şebnemler kurutuyorum vedalara
Bohem bakışlar çakıyorum ihtiyar aynalara
Ki haşmetli bir duruş suretimde
Aksimden bir canavar büyütüyorum
Aymazlığımdan ağlaşıyor ellerim
Gönüllü illegalliğimden açlığımı besliyorum
Geçmişin korkusu peşimde
Sınırsız sahralarda tam onikiden vuruluyorum
Bir kadın gözünden düşen ışıkla
Sabah yıldızlarını yıkayıp doyuruyorum yine
Güz dalları sepetimden sarkarken
Sürünen sevdaların yüzüne çalıyorum sessizce
İniyorum çıkıyorum yürüyorum delice
Yüzümde eylülden aşırdığım solgun maske
Çehresi değişiyor ruhumun,bu neyin nesi
An be an koyulaşan karanlıklarda can çekişiyor şafaklar ötesi
Dudaklarım bin yemine mühürlü
Yolların,yılların sonuna koşuyorum
Derinleşen yollarımda erişilmez duraklar
Kendi kıyametime kendimi heba ediyorum sanki
Bir ölümün soğuk yüzüne davetkar yazgım
Ne kadarda özlüyorum şimdi
Giden ben değildim sanki
Benzeri kalmamış göçebe tutkular mı bunlar
Yabancısı değilse bu masal,bu dağın önemi ne
Nerelere varmışız niye varmışız bilmeden
Çileler ülkesine yorgun argın yolculuklara
Kudurmuş bir öfkemiydi bendeki,
Oysa...
Oyuncak taşımalıydım kimsesiz çocuklara...
Faruk Civelek
5.0
100% (15)