2
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1425
Okunma

Kıraç tarlalarda, güneşten renk çalan yapraklarda, uzak diyarlarda
Damla oldun.
Kırlar yeşerende, ala çiçeklerle süslenende, ayaz gecelerde
Damla oldun.
Hicranlı gözlerde, bedene su vermiş ölümlerde, vahasız çöllerde
Damla oldun.
Gizlerinde yankı, karanlık kuyularda gezinen, abıhayat denen
Damla oldun.
Neredeydi şimdilerin hoşluğu,
Şimdilerin sarhoşluğu,
Rüzgara tapulu
Savrulurken kelebek ömür.
Alından mı, yüreğin ortasından mı delip geçer zehirli kurşun,
Vurur paralar.
Bir el uzanır,
Dokunur dokunmaz.
Kronik nasırından kelebek soluğu boşalır,
Savar yaralar.
İnanılmazdır şimdilerin sarhoşluğu.
Sıcaktır, ansızındır mermi dokunuşları,
Islık çalar, acıtmaz.
Fideler dikersin, sen kokar avuçlarında toprak, kendinden geçersin
Damla damla.
Kış olur yaz olur, gül ekersin diken olur, batar, küfürler dökersin
Damla damla.
Gerisi yalandır, bir sevda, bu sevda var olandır, suskuya süzülür
Damla damla.
Tanrılardan zerre, gecede günde, değdiğin yerde, okyanuslar sende
Damla damla.
BOZBÜK, 14 EYLÜL 2010
büyükharman
5.0
100% (1)