13
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1900
Okunma

boşalırken gökyüzünün nehirleri toprağa
nisanı bereketinde yıkardı çocukluğun
sen ladesi idin sıcak ellerin
mayısa yeşererek çiçeklendi melek yüzün
belki de
bu yüzden acıklı bir hikâyedir kaderin
ne kadar da çabuk geçti zaman gönül
kısır bir lodosla devirdi tepelerinden bahtını felek
bu kadar bir kısa zamanda düştün kendi ayak diplerine
bölünmüş hürriyetin ilgisiz iradelerin ellerinde
gölgeni emanet bırakarak yürüdün hep
ölü şehirlerin ıslak caddelerinde
hayatın hangi ucu ellerinde iz bıraktı gönül
adın yaşamı baştan topuğa fetheden bir kudret değil mi senin
en çok kendini özlüyorsun bugünlerde sanki
öyle bir nedamet giyinmiş hezeyan sıcaklığı ısıttı ortalığı ki
canhıraş salladıkça sabır küreğini
aç kurtlara azık bıraktın gülşen yüreğini
yüzünden kanatlanıyor yorgun kuşlar şimdi
herbirinin kanadında geçmiş zaman masalları takvim kalmış
dizlerinde ağır bir kış çöreklenmiş yatıyor
oluk oluk içtin ya bu bitimsiz acıları
kimbilir kaç ifrit yazgı daha
seni zamanın pusularında bekliyor
ellerinin esmerliği nerden geliyor gönül
büyüttüğün siyah karanfillerin yaprakları
kara gözlerin gibi duruyor yakanda
kaldır artık güzel yüzünü yerden
sen nirvana da baş edilmiş
solmayan gül’sün
sen gönül’sün
Faruk Civelek
5.0
100% (16)