16
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1012
Okunma
pencereden giren ölü ışık
sen say ki akşam çökmekte dışarıda
oysa gençlik yangınından kalan
gözlerimdeki alacakaranlık bu
ayaklarım bağlanmış hazanla
gözlerimde ah-ü zar
kendime sığındım, yürümüyor yollar artık bahara
dünde kaldı aşk, vakitler geç
nerde ömrün sol anahtarı
nerde notalar
unuttum o şarkıyı
neydi güzelim, hani rüya gibi…
ne zamandı, ah o zamanlar
söylemez oldu hazan,dilinden baharı
geçer gider, gözüne bata bata cümbüşü
renkler sende hep aynı
kül kalır, düşlerden geriye
gelmeyecek, bekleme sarışın günü
bu mevsim "kül mevsimi "
yönüne bir kez esmer geceler düştü
sihirli bir suya karışsa yüzün
olsa, dün yaşanmamışların bir şansı daha
aşkı bilmemiş ol mesela
bahçenizdeki ip salıncağına kurulsan
sonra havalara uçursa seni ablan
kulağına küpeler taksa, kiraz ağacın
yok olan ninni sesiyle
kim bilir hangi evde uzanmış, kalmışsa şimdi
önümüz bayram
bayramlarda hep iki buçukluk verirdi ya deden
alıp sonra,iki bisküvit arası bir lokuma kaptırırdın bakkala
hani futbol oynardın o devirde inatla
bisiklete binerdin etekle
hani uzun sarı lepiska saçların dilindeydi herkesin
hani bakmadın diye
tokat yemiştin ya, elâ yeşil gözlerine âşık olan çocuktan
“beni de alın koynunuza hatırâlar
dolanıp kalayım bir an, boynunuza hatırâlar”
göz açıp kapayıncaya kadar derlerdi de ömrü, inanmazdım o zamanlar
ne kadar beslersen besle
kendi kaynağı tükenince, tükeniyormuş yaşam nehri
geldi sonunda kül mevsimi…
dön dönebilirsen geri
neler vermezdin değil mi?
Hâdiye Kaptan
c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir