21
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
3454
Okunma

eşgalin tuvalime gölge midir rüveyda
seni nasıl bir tasvire resim çizeyim
gözlerini hangi denize benzeteyim şaşırdım
fora yelken ummanları geziyorum
ölü sular gibi en derininde ayan beyan
mavi renk bir dünyada murdar
sihirinde ab-ı hayat oldum
yürek yürek damlıyorum
hayatım sana biata meyilli mi rüveyda
küçük bir çocuk gibi
durmadan ağlıyorum
tenin şeker pembesi
pas rengi saçların sevinçlerimi gölgeliyor
gün oldu matemi oldun gecelerimin
engin bir barış yortusunda gizlenmiş
yeşeren kadim bir baharı mi içiyorum
çakmak gözlerinden yoksa
şaşkın pusulalar önümde
ben nereye gidiyorum rüveyda
elini yüzüne koyma rüveyda
o zaman kırılıyor dirayetim
çehrende derin tebessümlerle uçuşur handeler
öyle bir saadet hazzı ile eriyorum ki sana baktıkça
mutlaka uyanıyor hayatın uykusunda yediverenler
diyorum ki rüveyda
madem ki barış sende seyrandır
özüm sana kurban düşen refika olsun
sakın acı bir hüsran sözü cıkmasın dilinden
öksüzlüğüm tüm yeisidir zulmetinin
alma ellerimden
sen ömür tufanının arkasında gizlenen
başak tarlası
aysa’nın en bereketli toprağında yücelen
titrek dağ gülü
kıs dudaklarını rüveyda
konuşma
nasılsa vaktinden önce gelen bahara güneş kaldın
her sabah katresinde ıslandığım
ve rüzgarında alaz alaz yıkandığım
akşamdan mayhoş düştüm demekki
ondan mı acaba gergin tüle gerilişim rüveyda
ah
gururumu canımdan söken kadın
müdavimi benim artık adresinin
lâl dudaklarının ucuna taşındım
bir salon bir oda
çık deme bana sakın
rüveyda
Faruk Civelek
5.0
100% (17)