13
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1248
Okunma
bulutsuzluğun kıraçlığında gök;
feryadı, figan dolu, işit..
beni duyma....
ağıtsızlığına kınalar yakar bu koca şehir;
caddelerce yalnızlık kalabalığından, bilirsin işte,
bana sorma...
mıknatıstan ne farkım var ?
seni , senden habersiz;
her türden gerçeğin gereksiz yanlarıyla çektim dünyama,
kalbim nirvanada ufuk,
acılarım sükut dergahında derviş;
benden sakın korkma.....
susuz topraklarımın tozuna değdi;
dört mevsim yüreğin,
ayaklarının bastığı yerde bereket, ardın sıra yeşeren binlerce çiçek..
saçlarından alevlenen eylül rüzgarları;
huzur vakitlerinde rükum , pınrlarım katil
kabahatimde yemin kalır özrüm..
gözlerinden hayalim düştükçe parmaklarına;
tenine dudaklarımı çiz!!!
bensiz arzularını mapus et uykusuzluklarına,
kırmızı tüylü gelincikler bırak iklimlerinden...
şaşkınsın inancının zaaflığına;
haşa!!
erkekler ağlamayacak kadar onursuz sanma...
’ Puslu dağların mor soğuklarındaki maral;
kayalı yamaçların dilber yüzlü sevdası,
ela gözlerine , ıssızlık çöken kentler ötesi,
bu gece;
karanlığın semazenliğindeki bütün yıldızlar,
tanrının sana selamı...
bense kör düğüm; bense , bana sensizlikte zulüm,
ben , beni yaşatan ’ TEK ’ kelimede bin ömür...
....................... SEN .........................
gönlümün tahtının buyruğudur;
mevlam seni iki cihanda mesut eylesin,
muradsızlığının sebebi gayrı kaldıysa,
hülyanla dolu kellemi cellat neylesin....
isimsiz şiiirler
karan
5.0
100% (10)