3
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1532
Okunma

Geçemedim Leylam! ne canımdan ne dünyadan
Halen uyanamadım otuz üç yıllık derin uykudan
Yine akşam oldu ve yine sen varsın loş odamda
Bir sen unutmadın beni, şu yalancı boş dünyada
Hiç kimseyi terketmedin, ahde vefasızlık bizdedir
Bizim gibi aciz kulların ahde vefası, hep sözdedir
Veremedim hakkkını, bundan münkesirim
Olamadım benden, ben bedenimde esirim
Aşamadım Leylam! şu etten kemikten duvarı
Geleceğim sana! beyazlar içinde bir gece yarı
Kimseler görmeden, duymadan ayak seslerimi
Adını zikredeceğim, verirken en son nefeslerimi
Kime anlatayım seni, kim anlar ki seni beni?
İlah edinmiş herbiri, yarattığın naçiz bedeni
Yüce adını kitaptan silip mektepten kovdular
Bir putun etrafında sessizce tavafa durdular
Acıyorum onları görünce öyle boynu bükük
Boşver affet! onları da, sende kalsın büyüklük
O affın olmasaydı, kalır mıydı taş üstünde bir taş?
İşte o zaman eğilirdi sarı başaklar gibi herbir baş
Ne kötülüğün dokundu ki bunlar seni bıraktı?
İyilikten maraz doğarmış, bu sözüm hep haktı
Kendini bildiğin gibi seni bilebilseydim âh keşke
Bağlanmazdım iki alemde, ne saraya ne de köşke
Seni andığımda canlanyor afakım ve enfüsüm
Nurundan bir parıltıdır! anlımdaki beyaz süsüm
Seni kimseye anlatamadım kalbim bundan münkesir
Nuh gibi nida ediyorum!: Rabbi innî maglubun fantasir !
Birgün sorarsan bana ne hediye getirdin Soner?
Gözyaşlarımı getirdim sana, kabul edersen eğer
İdrakım almıyor, nasıl sakladın gülü bir hârda?
Ya o balıkları, suları İbrahim’in atıldığı nârda
Kulların ettiği zulumlerin sebebi sen değilsin
Huzur-u mahşerde müfterilerin başları ezilsin!
Hiç umar mıydın, bir damla su karşına dikilsin!
Sana inat kendi boş heva ve nefsini ilah bilsin
Hiç umar mıydın, beşikteki çocuk birgün büyüsün
İyiliklerini unutup ta mezara kadar sana küssün
Hiç umar mıydın, o varlık kendi güzelliğine tapsın
Naçiz bedenini, aynalarda kendine mabed yapsın
Eğer tutmazsan elimden, sendeleyip düşerim!
Ben bir melek değilim, sadece aciz bir beşerim
Mazhar olur muyum aceb günün birinde affına?
Seni seviyorum desem aceb gider mi tuhafına?
Mücrimim, seni sen olduğun için seven bir mücrim
Seni seveceğim hep, isterse cennet olmasın ecrim
Nasıl kıskanmam, arşın etrafında dönen melekleri?
Sana hep sadıktırlar; affet bizim gibi dönekleri
Seni andığımda gözlerim ıslanıyor aceb neden?
Hasret katreleridir yanaklarımdan süzülüp inen
Geneki varsın yoksa boş kalırdı şu koca han!
O nurundan bir parça şuledir tavanda yanan
Koca âlemde, kalbimin yalnızlığını dindirdin
Huzursuz gönlüme indinden sukunet indirdin
Eskiden ben, bir saldal idim dünya da bir derya
Şimdi ben onu sallıyorum, bir oraya, bir buraya
Bazan üzüldüm sana, nasıl bilinmez o kıymetin?
Bunun için kopması mı gerekiyor kıyametin?
Hiç görmediğim birine âşığım, hüznüm bundan
Vazgeçse de o benden, ben vazgeçmem cânândan
Yârim haber göndermiş, seven ölümden kaçmaz!
Gitmezsem, bir daha kapıyı yüzüme açmaz
Görmeden bu kadar sevdim, ya birgün görürsem?
Ne mutlu bana adını anarak ölürsem
Soner Çağatay / 21.04.2010
kelimeler:
münkesir: kırık
,,Rabbi innî maglubun fantasir “-(Yâ Rabbî!) Mağlûb oldum, bana yardım et!...” (el-Kamer, 10)
har: diken
müfteri: iftiracı
nar: ateş
şule: ateş parçası
tavan: isteyerek ve itaat ederek
5.0
100% (1)