’’’İki kavga arası uyudum gözlerinde’’

Yaşamın izini sürüyorum penceremde,
Zaman zaman gece ve gündüzün yaralı yüzünü öpüyorum.
Yasak ve suçlu sözcükleri gökyüzüne dağıtıp
Belleğimin kıvrımlarında günah çıkartıyorum kendimce.
O an başlıyor saçlarındaki düşleri okşayıp
İçimdeki aşkı soymak,
Terine dokunmak öylesine.
İşte o an yarı çıplak aralanıyor gözlerim.

Issız bir kentte soluk soluğayım.
Odama kapattığım sözcüklerim patlamaya hazır
Şaşkınca bekliyor dudaklarımın kenarında.
Gün doğumunun o utangaç sesi salınarak akıyor içeri
Alaca bir gölge güneşi emiyor usulca,
Üşüyor gençlik kavuşmalarımdaki heyecan.
En yasak şarkılarla hasreti tutuşturup
Yarım kalmış şiirlerime son buse gibi dokunuyorum.
Buğulu bir rüzgar doluyor mısralarıma
Sessizce ağlayasım geliyor.

Kaç asırdır uyudum gözlerinde biliyor musun?
Sonbahar renkleriyle tütsülenen savunmasız sevişmeleri
Nasıl sakladım göğsümde.
Her nefeste içime çektiğim sen
Çılgın kış güneşi gibi sevdama aktın rengarenk
Göğün bulanık bakışları aydınlandı birden.
Umudumun adı gelincik tarlası
Hasretim iki kişilik yürek atışı
Kavuşmalar susadı dudaklarımda
Haydi, gülümsemelerimi araladım gel.

Üç dilek tutalım gecenin lacivert gözlerinde açan
Birlikte söyleyelim ezberimizdeki şarkıları yıldızlardan daha uzağa.
Mehtabın ürkek kıvrımlarına sokulalım usulca
Çığlık çığlığa yırtalım sevdanın sızısını.
Gün ışığının sürgün vermesini bekleyelim pervazsızca
Ya da tutunalım yazgımızın tılsımlı cümlelerine,
Çözülsün bağrımızda sakladığımız sabahlar.
Güneş doğmadan tekrar dokunalım düşlerimize
Ay ile aldatalım geceyi,
Teğet geçsin kirpiklerimizden köhne bir gözyaşı
Tenimizle silelim, terimizle öpelim.

Hazırlan, gidiyoruz
Perdeleri çekilmiş o anın içine
Şiirler hazır parmak uçlarımızda
Yazmazsak kırılır kalem, kağıdı suçlarız ihanetle.
Hazırlan gidiyoruz
Hüzün üreten saklı kentlerden
Kalbimizin ihtilalini yaşıyor saatler
Biliyor ki,
Sevdadan alacağımız var…